Güncelleme:
11.07.2001
"Düşünce
Suçu"na Karşı
Girişim'den uyarı
Sevgili arkadaşlar, Aşağıdaki duyuruyu bugün akşamüstü aldım.
Elimin erdiği her yere iletiyorum. Ama bu ileti, en azından
yarınki duruşma için çok geç. Bu kıssadan -ve önce yaşadıklarımdan-
çıkardığım hisseleri bıkmadan, usanmadan tekrarlamak isterim.
1. Yazarlar, yayıncılar, sessiz sedasız yargılanıp, boş
mahkeme salonlarında hüküm giyiyorlar.
2. Oysa tüm adaletsizlikler, karanlıkta, kapalı kapılar
ardında yapılabiliyor. (Bakınız: Ekteki yazı)
3. Yoğun kamuoyu yaratılan davaların seyri de, sonucu da
farklı oluyor. (Örnek: Memed Uzun'un tek celsede beraati)
4. Bırakın kamuoyunu, onu harekete geçirebilecek kişi ve
kurumlar bile, çoğu kez, yazar ve yayıncı hapse girince
uyanıyoruz.
5. Yanlış sanıktan başlıyor. "Kendim için bir şey istersem..."
mantığı içinde, duruşmasını duyurmaktan utanıyor.
6. Ve kapalı kapılar ardında hüküm yiyor. Hükmü yalnız o
mu yiyor, hepimiz mi? Buna hakkı var mı?
7. Kurumlarımız, itiraf edelim ki çok yavaş. Yönetim kurulları
toplanıncaya kadar haftalar, aylar geçebiliyor.

1995'te
başlayan "Sivil İtaatsizlik" eylemi boyunca aynı duvarı
aşmak için çok çalıştık. Kendi arkadaşlarımıza, avukatlarımıza
yalvar yakar olduk: "Ey sanıklar, ey avukatlar, bize haber
verin bari. Hem düşünce suçlularını mahkemelerde yalnız
bırakmayalım, hem de suç(!?)larına ortak olalım, aynı yazıyı
bir daha yayınlayarak..." Ahmet Altan'ın, Neşe Düzel'in
duruşma haberlerini bile ertesi gün gazetelerden öğrendik,
içimiz sızlayarak.

ÇÖZÜM:
1. Sanıklar: Dava yalnız sizin değil, hepimizin yargılandığı
bir davadır. Kamuya duyurmaktan utanmayın.
2. Meslek kuruluşları: Hem kendi üyelerinizi hem diğer demokratik
kurumları ve medyayı harekete geçmeye çağırın.
3. Duruşma öncesinde, sırasında ve sonrasında sanığı yalnız
bırakmayın, konuyu gündemde tutmaya çalışın.
4. Uluslararası platformdaki kardeş kuruluşlarınızı bilgilendirin,
protestolarını, gözlemci yollamalarını sağlayın.
5. Bu arada, lütfen bize de bir haber verin. Üşenmez, katkıda
bulunmaya çalışırız.
Sevgilerimizle,
Düşünce Suçu(!?)na Karşı Girişim
Şanar Yurdatapan
Türkiye
Yayıncılar Birliği Yayınlama Özgürlüğü Komitesi
Düşünce,
İfade ve Yayınlama Özgürlüğü Konusunda Duyarlı Olan Tüm
Kurumlara, Basın ve Kişilere

Yayınlama
Özgürlüğü Komitesi olarak, ülkemizde düşünce, ifade ve yayınlama
özgürlüğüne ilişkin ihlalleri, yasaklama ve yargılamaları
yakından takip ediyoruz. Yıllık raporlar hazırlıyoruz, bunu
TYB'nin gelenekselleşmiş olan Düşünce Özgürlüğü Ödül Töreni'nde
açıklıyoruz. Ayrıca Frankfurt Kitap Fuarı'nda, her yıl Ekim
ayında toplanan Dünya Yayıncılar Birliği'nin "Yayınlama
Özgürlüğü" toplantısına katılıyoruz. Ne yazık ki, düşünce
ve ve ifade özgürlüğüne ilişkin zorunlu yasal düzenlemelerin
sürekli ertelenmesi nedeniyle, kitap yasaklama ve yazarlarla
yayıncıları yargılama olguları devam etmektedir. Yazar Mehmet
Uzun'un kitaplarına ve yayıncısına ilişkin yargılamanın
beraatle sonuçlanması, devam etmekte olan diğer benzeri
davalar konusunda da umut yaratmıştır. Yeter ki kamuoyu,
bu tür davalara ilişkin ilgisini esirgemesin. Bu nedenle,
Türkiye solunun tarihine ilişkin iki biyografik kitaba yönelik
yasağın kalkması, yazar ve yayıncılarının rutin mahkumiyet
kararları ile karşılaşmamaları bakımından, bu davaların
kamuoyu tarafından yakından izlenmesi büyük önem taşımaktadır.

Sizleri,
11 Temmuz Çarşamba günü, İstanbul 3 Nolu DGM'de, yayıncı
HAYDAR KABA ve yazar MUKADDES ÇELİK' e karşı "BİZİM ÇAKIR"
adlı kitabın duruşmasını izlemeye çağırıyoruz. Aynı biçimde,
araştırmacı yazar TURAN FEYİZOĞLU ve yayıncı MUSTAFA DEMİR'e
karşı "İBO-İbrahim Kaypakkaya" adlı belgesel kitaptan dolayı
İstanbul 4 Nolu DGM'de açılan dava da karar aşamasına gelmiştir.
6 Ağustos 2001 günü, saat 9.30'da yapılacak duruşmada bulunmanız,
anlamlı bir davranış olacaktır.

Sonsuz
dayanışma duyguları ile.
Yayınlama Özgürlüğü Komitesi adına
Ragıp Zarakolu
YAZAR
|
YAYINCI
|
MAHKEME |
TARİH |
Mukeddes
Çelik |
Haydar
Kaba |
İstanbul,
3. DGM |
11.
7. 2001 |
Turan
Feyizoğlu |
Mustafa
Demir |
İstanbul,
4. DGM |
6.
8. 2001 |
Ölüm
oruçlarında bir kayıp daha
F
tipi cezaevlerini protesto amacıyla ölüm orucuna başlayan
mahkûmlardan Ali Koç, tedavi gördüğü Ankara Eğitim ve Araştırma
Hastanesi'nde hayatını kaybetti.

Bartın'daki cezaevinden getirilerek Sincan F tipi Cezaevi'ne
konulan Ali Koç (30), burada ölüm orucuna başladı. Mart
ayında Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan
Ali Koç, bugün öğleden sonra öldü. Yetkililer, Ali Koç'un
tedaviyi kabul etmediğini belirttiler. Ali Koç'un cenazesinin
Adli Tıp'a gönderildiği, Zonguldak'ta toprağa verileceği
bildirildi.

Mühendisler
ve Mimarlar
ülkeye sahip çıkıyor

TMMOB, Yolsuzluk ve Yoksulluk Düzenini Yaratanlara "dur!"
demek ve taleplerini dile getirmek için Ankara'da alanlara
çıkacak.

TMMOB protesto eylemlerini şöyle gerekçelendiriyor:
* Meslek onurumuzu ayaklar altına alan, bizleri ve meslektaşlarımızı
insanca yaşayamayacak hale sokan ücret politikalarının sorumlularına,
* IMF yasaları ile rant ekonomisini yaratarak ülkemizin
geleceğini karartanlara,
* Kamusal denetim alanlarını özelleştirerek şirketlere devredenlere,
* Bizlerin yalnızca grevli-toplusözleşmeli sendika hakkımızı
engellemekle kalmayıp, açlık sınırında yaşamaya zorlayan,
keyfi yasalarla iş güvencesini yok edenlere,
* Eğitimi ve sağlığı paralı hale getirenlere ve YÖK!ün uygulamalarına,
* Özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma uygulamalarını
hayata geçirip bizlere işsizlik dayatanlara,
* KİT'lerin satılmasını hayata geçirerek özlük haklarımıza
yönelik saldırılara ve sürgün politikalarına,
* Ormanlarımızın yok edilmesini, sanayileşmeden vazgeçilmesini,
hazine arazilerinin satılmasını, tarımın bitirilmesini,
yer altı ve yerüstü kaynaklarımızın uluslararası sermayeye
yok pahasına satılmasını onaylayanlara,
* Tütün, Şeker, Enerji Piyasası, Doğalgaz Piyasası, Petrol
Piyasası, Yapı denetimi vb.gibi "IMF yasalarını" ve bu yasaları
ülkemizde hayata geçirenlere,
* Yolsuzluk ve Yoksulluk Düzenini Yaratanlara, Dur demek
ve taleplerimizi dile getirmek için 27 Temmuz 2001 tarihinde
TMMOB ve oda yönetim kurulu üyeleri ile birlikte Güvenpark'ta,
28 Temmuz 2001 tarihinde Üyelerle birlikte Ankara'da alanlarda
olacağız...
