
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu:
"Bush'a Hayır, Irak'ta İşgale Son!"

YENİ KAMPANYA BAŞLADI
2 Kasım'da Amerika'da yapılacak seçimlerde sadece Amerika'yı değil
aslında tüm dünyayı yönetmeye aday olan Bush'un kanlı yüzünü ve
Irak'ta devam eden insanlık dışı işgali teşhir etmek amacıyla, Küresel
Barış ve Adalet Koalisyonu olarak "Bush'a hayır, Irak'ta işgale
son" isimli bir kampanya başlatıldı. Savaşa ve işgale karşı olanlar,
barışseverler aşağıdaki adresten gelişmeleri izleyebilirler.
Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu
Tel: (212) 243 89 57
www.kureselbarisveadalet.org

İHD
ve İHV:
Başbakan'a Açık Mektup
Sayın Başbakan,

9 Aralık 1998 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından
kabul ve ilan edilen "İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi",
insan hakları savunucularının ve örgütlerinin çalışmaları, bu çalışmalar
nedeniyle sahip oldukları hakları ve sorumluluklarını düzenler.
Aynı zamanda bu düzenlemeler, devlet ve hükümetlerin yükümlülüklerine
işaret eder. Devletler açısından önemli bir yükümlülük, insan hakları
savunularının ve örgütlerinin çalışmalarını kolaylaştırmak, onların
iddialarını araştırmak, düşünceleri, araştırmaları, incelemeleri
ve değerlendirmeleri nedeniyle onları cezalandırma yoluna gitmemektir.
Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Komite işkenceyi yaygın, sürekli
ve kasıtlı ise, sistematik olarak tanımlamaktadır.

Türkiye'nin önde gelen insan hakları örgütlerinden olan İHD ve TİHV,
Türkiye'deki işkence uygulamalarını, bu ölçütlere göre değerlendirmekte
ve "sistematik uygulama" olarak nitelemektedir. Bu değerlendirmelerimiz,
ayrıca örgütlerimize ulaşan binlerce şikayetin özel verilerine de
ve yargılama süreçleri, adli tıp raporları, yasal çerçeve gibi bazı
genel verilere dayanmaktadır.

Her iki insan hakları örgütü de, öncelikle genel olarak ifade özgürlüğü
hakkını kullanmakta, sonra da görevlerini yapmaktadır. İnsan hakları
örgütlerinin ihlaller konusunda sessiz kalması istenemez. Sayın
Başbakan, İşkence konusunda hükümetlerin görevi, işkence şikayet
ve iddialarını zamanında ve tarafsız olarak incelemek ve araştırmaktır.

İşkence iddialarını incelemek/araştırmak/soruşturmak yerine, bu
şikayet ve iddiaları kamuoyunun ve yetkili makamların bilgisine
sunan ve işkencenin ortadan kaldırılması için çalışan insan hakları
örgütlerini teröristlerle bağlantılı göstermek, onları istihbarat
örgütlerine havale etmek, onlar hakkında çalışmalar yaptırmak ise,
demokratik ve iyi niyetli bir tutum değildir. Son zamanlardaki mesajlarınızda
ve özellikle Avrupa Konseyi'nde yaptığınız konuşmada sergilenen
bu tutum, işkenceye sıfır tolerans söylemi ile çelişmektedir. Bu
beyanlar aynı zamanda, insan hakları savunucularını tehdit anlamına
gelir.

"İşkenceye sıfır tolerans" söylemini, işkenceye karşı bir kararlılık
mesajı olarak, yerinde ve gerekli görmemize karşın, işkence suçunu
işleyenlere karşı bu kararlılığın uygulamada gereğinin yerine getirilmediğini
düşünüyoruz. İşkence iddialarını dile getiren insan hakları savunucularını
suçlayıcı ifadeleri ısrarla sürdürmeniz ise bir talihsizliktir ve
bizleri kaygılandırmaktadır.

Sayın Başbakan,
Türkiye'deki insan hakları savunucuları, 1990'lı yıllarda ülkemizin
caddelerinde "kahrolsun insan hakları" sloganları ile yürütülen
polisleri anımsamaktadırlar. Öldürülen ve öldürülmek istenen insan
hakları örgütlerinin üye ve yöneticilerini de unutmamışlardır. İnsan
hakları savunucularını, dile getirdikleri ihlal şikayetleri ve iddiaları
nedeniyle terörizmle bağlantılı göstermek diktatörlük rejimleri
yöneticilerine ait bir özelliktir. Bu özelliklere sahip yöneticiler
bize pek de yabancı değildir.

Saygılarımızla.

Yavuz Önen
Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı

Hüsnü Öndül
İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı

Tüketiciler
Birliği:
Tekel İşletmeleri
Yabancı Firmaları Kalkındırıyor
Tekel Genel Müdürlüğü'nün ürettiği sigaralardaki kalitenin her geçen
gün düşüşüne dikkat çeken Tüketiciler Birliği Pendik Şubesi Yönetim
Kurulu Üyesi İsmail Çetinkaya; "Tekel'in ürettiği sigaraların kalitesinin
düşürülmesi milli servetin yurt dışına çıkmasına neden olmaktadır.
" dedi.

Tüketiciler Birliği Pendik Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Çetinkaya
konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi: Derneğimize
Tekel ürünü sigaraların içinden harmanlanmış tütün yerine, odun
parçalarının çıktığına, sigaranın yanmadığına, çoğu kez bayilerde
bulunmadığına dair yoğun şikayetler gelmektedir. En iyi tütünlerin
topraklarımızda üretilmesine, gerekli tesislerimizin de bulunmasına
rağmen yabancı sigaralara alternatif olabilen ve Adnan Kahveci'nin
mirası olan Tekel 2000 gibi ürünlerimiz şimdi yoğun eleştiri almaktadır.

Her firma ürününün ve hizmetinin kalitesini arttırmaya çalışırken
Tekel'de tam aksini görüyoruz. Tekel 'in kaybettiği müşterilerle
kaynaklarımız yurtdışına aktarılmaktadır. Tekel İşletmeleri ve tütünümüz
yabancı rakiplere peşkeş çekilmemelidir.

Kaynaklarımızın yurt dışına akmasına neden olan Tekel Genel Müdürü
görevini layıkıyla yapmalıdır. Aksi takdirde kamuoyu önünde istifaya
davet ediyoruz.

İsmail Çetinkaya
Pendik Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi
TÜKETİCİLER BİRLİĞİ PENDİK ŞUBESİ
www.tuketiciler.org
E-Posta: [email protected]


Ramazan Fırsatçıları Yine Sahnede
Ramazan dolayısıyla bir biri ardına gelen zamları değerlendiren
ve tüketicileri uyaran Tüketiciler Birliği Konya Şubesi Yönetim
Kurulu Üyesi Gıda Komisyonu Başkanı Mehmet Ali Malkoç; "Ramazan'ı
fırsatçılık ayına dönüştürmeye kimsenin hakkı yoktur ve Müslümanlara
yakışmamaktadır" dedi.

"Rahmet ve bereket ayı Ramazan'da özellikle gıda ürünlerinde artan
tüketimi fırsat bilen bazı fırsatçılar haksız zamlar yapmış ve yapmaktadırlar.
Ramazan'dan birkaç gün önce ekmeği 200.000'den 250 bine, yumurtayı
3 milyon'dan 6 milyona, yufkayı 2,5 milyondan 3,5 milyona çıkarmak
ve zeytinlerin kilosunu 1-2 milyon artırmak, süt ürünlerine %30-40
zam yapmak fırsatçılıktır ve dinin ticarete alet edilmesidir. Hani
bizim geleneğimizde Ramazan açların doyurulduğu, yoksulların gözetildiği
aydı? Gelin görün ki bugün Ramazan ayı fyrsatçılık ve vurgun ayına
dönüştürülmüştür. Ramazan'ın bereketine inanmayan fırsatçılara bu
fırsatı veremeyeceğiz. Ürünlerine Ramazan tüketici nedeniyle zam
yapan hiçbir üretici ve mağazanyn ürünlerini tüketmeyeceğiz. Onları
vicdan muhasebesine davet ediyoruz. Ramazan nedeniyle fahiş fiyatlara
ve sağlıksız Ramazan pideleri üretilmektedir. Son derece kalitesiz
ve sağlıksız bu ürünlerin hiçbirine tüketiciler itibar etmemelidir.

Ülkemizde Ramazan ayları gıda açısından her türlü keşmekeşin zirveye
çıktığı ve vurgunun yapıldığı bir fırsat haline dönüştürülerek dince
kutsal sayylan değerlere de saldırı yapılmaktadır." dedi. Ramazan
ayynda alışverişlere biraz daha özen gösterilmesi gerektiğini ifade
eden Malkoç "Fırsatçılara fırsat vermeyelim" dedi.

1- Alacağınız ürünün Ramazan öncesi fiyatını bilmekte yarar var
2- Alışverişe çıkmadan önce mutlaka bir ihtiyaç listesi yapyn.
3- Alışveriş bütçenizi yapın ve yanınıza fazla para almayın.
4- Kredi kartı ile yapılan alışverişlerde, ay sonunda hesabı yine
kendiniz ödeyeceğinizi unutmayın.
5- Karnınız aç, yorgun, uykusuz ve moraliniz bozuk iken ya da arkadaşlarınız
ile birlikte alışveriş yapmayın.
6- İhtiyaç listesi dışında markette gözünüze çarpan şeylerle vakit
geçirmeyin.
7- Uzun vadeli kullanılabilecek ve fiyatları yüksek ürünlerde ilk
görüşte karar vermeyin mutlaka fiyat, servis, kalite gibi araştırmaları
yapın.
8- Marketlerin ve çarşının kalabalık olduğu akşam üzeri ve hafta
sonları ya da arefe, bayram gibi günlerde alışverişe çıkmayın.
9- Fiyatları karşılaştırırken miktarları da karşılaştırın, düşük
fiyat eksik gramajdan kaynaklanıyor olabilir. 1 Kg sandığınız ürün
900 Gr olabilir.
10- Et, süt gibi gıda ürünlerinde ucuz ürünler yerine sağlıklı olduğuna
güvendiğiniz firmaların ürünlerini alın.
11- Bir gün ihtiyaç olur diye ürün almayın. Onda bir fiyatına da
olsa ihtiyacınız olmayan bir şey pahalı demektir.
12- Tartım ve ölçüm esnasında mutlaka satıcının yanında durun, eksik
tartım ve ölçümlere dikkat edin.
13- Barkod okumalarında ekranda ya da fişteki rakamlarla etiket
fiyatlarının aynı olup olmadığını kontrol edin, farklı ise kasiyeri
mutlaka uyarın.
14- Promosyon ve ihtiyacınızdan fazla olarak paketlenmiş ürünleri
dikkatlice inceleyin, bu tür ürünler genellikle son kullanma tarihi
yaklaşmış ya da yerine yenisi çıkacağından demode olacak ürünler
olabilir ve süresi içinde kullanamayacağınız ürünler bozulacağından
daha pahalıya gelebilecektir.
15- Alacağınız ürünlerin üretim ve son kullanım tarihlerini kontrol
ediniz.
16- Kullanım süresi uzun ürünlerde üretim tarihinin yeni olmasına
dikkat edin.
17- Sebze-Meyve gibi ürünlerde seçtirmeyen yerlerden almayın, 5
domatesten birinin çürük ya da ezik olması fiyatın aslında %20 daha
pahalı olduğu anlamına gelir.
18- Ramazana özel pide, tahinli pide, yumurtalı pide gibi ürünlere
dikkat edin, açıkta satılanlarını ve gramajına göre fiyatı yüksek
olanlarını almayın.
19- Ramazanda tüketimi artan hurmaların temiz, kuru, ezilmemiş ve
toz toprak karışmamış olanlarını tercih edin.
20- Tekstil türü alışverişleri son haftaya veya gece alışverişine
bırakmayın. Son haftaya seçilmiş ürünler kalabilir ve gece alışverişlerinde
ışıklandırmanın etkisi ile renk ve desenler yanıltıcı olabilir.
21- Ramazan promosyonları genelde aldatıcı olabilir.
22- Çoğu zaman satış açısından meşru kabul edilen pazarlama uygulamaları
tüketiciler için yanıltıcı ve gereksiz tüketim olabilir. 23- 990.000.-TL
gibi tedavülde olmayan paralara göre fiyat belirleyen mağazaları
tercih etmeyin.
24- Paranızın üstünün tam vermeyen ya da fazla para üstü vererek
kasiyeri zor durumda bırakan mağazalardan aldığınız ürünleri geri
bırakın.
25- İndirim hesaplamalarına dikkat edin. Bazı mağazalar indirimi
gerçek şekli ile yapmazlar.
26- Alışveriş sonrasındaki şikayetleriniz için fişlerinizi muhafaza
edin.
27- Tüketicileri ciddiye almayan hiçbir satış mağazasını tercih
etmeyin.
28- Hiçbir şey için boş vermeyin, beklenen işlevini yerine getirmeyen
ürünleri iade edin, hakkınızı arayın.
29- Yoksul ve kimsesizleri unutmayın.

Malkoç: "Ramazan aldatma ve aldanma ayı değildir. Kardeşliğin bereketin
arttığı dayanışma ve yardımlaşmanyn doruğa çıkması gereken aydır.
Bu ayda bile tüketicilerini aldatan satıcıların çıkması vahim bir
durumdur. Yaşadığınız sorunları derneğimizle paylaşın" dedi.

Tüketiciler Birliği
Belediye İşhanı Hastane Cad. No 46 Kat 8/30 KONYA
Tel 352 92 92 Fax 353 16 90
www.tuketiciler.org
[email protected]

Yeşiller:
AB Uyum Sürecine
Tunceli Dahil Değil Mi?
Yeşiller Türkiye Grubu olarak 2 Ekim 2004 tarihinde Tunceli'de "Medeniyetler,
Göç, Kültür ve Barajlar" başlıklı bir toplantı düzenledik. Yeşiller'in
yerel konferanslar dizisinin üçüncüsü olarak yapılan bu toplantynyn
hazırlık süreci ve Tunceli Emniyet Müdürlüğü'nün toplantı sırasındaki
uygulamaları Türkiye'nin demokratikleşme süreci ile ilgili kaygılarımızı
arttırmıştır.

Yaşadıklarımız Tunceli'de toplantı düzenlemenin hâlâ 12 Eylül yasalarına
tabi olduğunu göstermektedir. Tunceli Valiliği, toplantıyı düzenleyebilmemiz
için yedi tertip komitesi üyesinin Tunceli Emniyet Müdürlüğü'ne
ikametgah belgeleri, sabyka kayıtları ve kimlik bilgilerinin yanı
sıra "medeni haklarımı kullanmaya haiz olduğumu beyan ederim" yazılı
bir dilekçeyle başvurmalarını ve toplantıyı izleyecek iki hükümet
komiseri için 26 milyon TL'nin yatırılmasını şart koşmuştur. Toplantıyı
baştan sona hükümet komiserleri takip ettiği gibi, bir sivil polis
tarafından toplantının tamamı videoya kaydedilmiştir.

Toplantı salonu girişinde de çok sayıda polis tarafından üst araması
yapılmıştır. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu tarafından 11.05.2004
tarihinde yayımlanarak 81 ilin valiliklerine gönderilen 2004/100
sayılı genelgede "Bilhassa sivil toplum örgütlerinin genel kurullarına,
Basın toplantılarına ve diğer faaliyetlerine kolluk güçlerinin video
kamera ile girip katılanları tespit etmesi, bu kuruluşların demokratik
tepki mahiyetindeki Basın Açıklamalarının engellenmesi, insan hak
ve özgürlüklerinin uygulayıcı birimlerce sınırlayıcı bir şekilde
yorumlanması bahse konu kuruluş yetkililerince sıkca şikayet konusu
edilmektedir.

Bu gibi durumlar Türkiye'nin itibarına ve geçirmekte olduğu reform
sürecinin inanılırlığına gölge düşürmekte ve AB üyelik sürecini
olumsuz yönde etkilemektedir" denilmektedir. Aynı genelgede "düşünce,
düşünceyi ifade, toplantı ve gösteri özgürlüklerinin kullanılmasına
yönelik sivil toplum örgütleri ya da doğrudan kişiler tarafından
gerçekleştirilen toplumsal eylemler sırasında aşağıda sıralanan
hususlara titizlikle uyulması önem arz etmektedir" denilerek kapalı
yer toplantılarında "kolluk kuvvetlerince video kamera, fotoğraf
ve film makineleri gibi araçlar kullanılmayacak, katılımcıların
yasadışı bir eylem yaptıkları izlenimini uyandıracak bu ve benzeri
davranışlardan kaçınılacaktır" talimatlarına yer verilmektedir.
Tunceli Valiliği'nin geçtiğimiz hafta sonu Yeşiller'in toplantısında
gerçekleştirdiği uygulama, Tunceli'de yaşayan insanlar tarafından
ne yazık ki "alışıldık" bir uygulama olarak nitelendirilmektedir.

Yeşiller olarak soruyoruz: Tunceli Valiliği İçişleri Bakanlığı'nın
genelgesinden muaf mıdır? Tunceli AB uyum sürecinin bir parçası
olarak değerlendirilen toplantı ve gösteri düzenlemekle ilgili uygulamaların
demokratikleştirilmesi açısından Türkiye'nin bir parçası değil midir?
Olağanüstü hal uygulamaları keyfi olarak devam mı etmektedir? Toplantımızın
tamamının hükümet komiseri tarafından izlenmesi ve videoya kaydedilmesi
İçişleri Bakanı tarafından nasıl açıklanmaktadır?

İçişleri Bakanı'nın genelgelerinin Tunceli Valisi tarafından dikkate
alınmadığını ve Avrupa Komisyonu'nun ilerleme raporunun olumlu çıkması
beklenen günlerde AB uyum sürecinin henüz Tunceli'ye ulaşamadığını
gösteren bu uygulamalar hükümetin demokratikleşme konusundaki samimiyeti
hakkında ciddi soru işaretleri doğurmakta ve bizi kaygılandırmaktadır.

Yeşiller Türkiye
Yeşiller Yeşil Oda: İstiklâl Cd., Kurabiye Sk., No: 13, Kat: 3 (Parsifal'in
üstü), Tarlabaşı-Beyoğlu/İstanbul (Hafta içi her gün 16.30-19.30
arası açıktır) Tel/Faks: +90 (212) 243 83 33
E-Posta: [email protected]
Web-URL: www.yesiller.org
|