
Halkevleri:
Yoksullar Buluşuyor Kadınlar Konuşuyor
19-24 AĞUSTOS 2003
Sen, aç olan,
seni kim doyuracak
Bize katıl, biz de açız
Sadece aç olanlar seni besleyebilir
B.BRECHT

Yoksulluk ve yoksullar son günlerin en popüler tartışma konularından
birisi. IMF, Dünya Bankası, hükümetler, uluslararası kurumlar yoksulları
ve yoksulluğu tartışıyor, önleyici-azaltıcı stratejiler açıklıyorlar.
Yüksek güvenlikli binalarda yapılan bu toplantıların dikkat çeken
bir özelliği var: Hiç birinde yoksullar yok!... Yoksulları sadece
yardım kuyruklarında birbirlerini ezerken görebiliyoruz.

Bir de yine yoksullar var: Dünyanın birçok ülkesinde, toplantı
salonlarının içinde değil, dışında, kendilerini yoksullaştıran güçlere
karşı örgütlenerek mücadele etmeyi öğreniyorlar. Örgütlenmeyi ve
mücadele etmeyi öğrenen yoksul halklar, uluslararası kurumların
yüzüne bir başka gerçeği haykırıyorlar: Yoksulların ihtiyacı yardım
ya da sadaka programları değil, yoksul halk hareketleridir. Dünya
yoksullarının yeni bir emek hareketinin ilk adımlarını attıkları
bir dünyada, Türkiyeli yoksullar da başka bir yolun kapısını aralıyorlar.

Sokak başlarını tutan işsiz işçilerin, evlerinde uluslararası şirketlere
parça başı üretim yapan ev kadınlarının, çocuk işçilerin, eğitim
olanağı olmayan gençlerin ülkemizin tüm ilerici aydın potansiyeliyle
buluşarak yaratacağı yeni bir emek hareketi için bir araya geliyorlar.
Yapacak çok şey var. Yoksul mahallelerin söyleyecek sözü, paylaşmak
istedikleri deneyimleri, yükseltecekleri yeni bir dünya çağrısı
var. 19-24 Ağustos 2003'de bu amaçla İzmit'te buluşuyoruz.

"Yoksullar Buluşuyor, Kadınlar konuşuyor" isimli bir haftalık
etkinliğimiz;
Yoksulaştırılan halkın taleplerini hep birlikte dile getirmesini;
Ürettiklerini sergileyerek sorunlarını paylaşmalarını;
Söz ve karar sahibi oldukları bir projeyi birlikte hayata geçirerek,
Bunca yokluk ve yoksulluk içinde bile emeğin yaratıcı-üretici gücünü
açığa çıkartabileceklerini göstermeyi amaçlıyor.

Günümüz Türkiye'sinde emek kölece çalışmaya mahkum edilirken, yoksullar
yeni bir emek hareketi yaratma çağrısını yükseltiyorlar. Günümüz
Türkiye'sinde kamusal alanda verilen tüm hizmetler ya özel şirketlerin
ya da şirketleştirilen yerel yönetimlerin insafına terkedilirken,
yoksullar, bu ülkenin tüm aydınlarını, sendikalarını, demokratik
kitle örgütlerini yeni bir kamusal alanı hep birlikte inşa etmek
üzere yoksullarla buluşmaya çağırıyorlar.
Günümüz Türkiye'sinde yoksul kadınlar kölece çalışma, fuhuş, şiddet,
dilencilik cehennemine hapsedilirken, yoksullar, kadınları sorunlarını
tartışmaya ve bu sorunlara ortaklaşa bir çözüm gücü oluşturmaya
çağırıyorlar.

Çağrımız günümüz Türkiye'sinde uygulanan yoksullaştırma politikalarından
zarar gören, bu politikalardan çıkar elde etmeyen herkese.
Kocaeli'nde yıkıntıların içinden yeni bir hayatı yeşerten yoksul
mahallelilerle.
Türkiye'nin birçok ilinde özelleştirilen fabrikaların işsiz bıraktığı
işçilerle.
Bergama'nın, Samsun'un, Çamlıhemşin'in köylüleriyle.
Kendisini işçi olarak bile görmeyen işsizlerle, ev işçisi kadınlarla.
Hindistan'ın, Arjantin'in kadın işçileriyle.
Yoksulluk içinde birleşen yaşamlarımızı ve ortak bir mücadele içinde
birleşme olanaklarımızı tartışmak isteyen herkes davetlimizdir.
Bunca yoksulluğa varken başka bir dünyanın işçiliğinde birleşmek
umuduyla.

YOKSUL MAHALLELERDE HALKEVLERİ
Günümüzün yoksul mahallelerin sermaye istilasına uğramış sokaklarında
tüm insani ihtiyaçlar alınıp-satılabilir bir mal; yoksullaştırılmış
işsizleştirilmiş mahalle halkı, kadınlar ve çocuklar da dahil, ucuz
işgücü pazarının bir parçası. Bu durum yoksul mahalleleri emek-sermaye
çatışmasının merkezine yerleştiriyor. Kamu hizmetlerinin paralılaştırılması
yıkımın ağırlığını artırırken, yoksullar bugüne kadar kendilerini
ayakta tutan aile-hemşericilik ilişkilerinin çözüldüğü bir ortamda,
yeni savunma mekanizmaları geliştirmeye çalışıyorlar. AKP hükümetiyle
hızlandırılan özelleştirme süreçleri, tarım reformu, iş ve sosyal
güvenlik yasaları, IMF stand-by uygulamaları, yıkımın artarak süreceğini
gösteriyor. Uluslararası kurumlar ve hükümet yoksulları fakir-fukara,
garip-gureba gibi nereden çıktığı belirsiz bir toplumsal artıktan
sözeder gibi tartışıyor. Ama yoksullar garip bir azınlık değil nüfusun
yarısından fazlasını oluşturan ve sayıları hızla artan yoksul emekçilerdir.
Ve bugün içinde yoksul emekçilerin ağırlıklı bir yer tuttuğu birleşik
bir emek hareketini yaratma olanakları da çoğalmaktadır.

YOKSULLAR HALKEVLERİ'NDE BULUŞUYOR
Ülkemizde yoksullaşmanın hızla derinleştiği bir süreçte, Halkevleri
kendi geleceğini yoksul emekçilerin ortak örgütlenme çatısı haline
gelme şeklinde belirledi. 12 Eylül darbesiyle kapatıldıktan sonra
1989 yılından itibaren yeniden açılan Halkevleri şubeleri, yoksullaştırma
programlarına karşı mücadeleyi temel önceliklerinden birisi haline
getirdi. Parasız eğitim-parasız sağlık kampanyaları düzenleyerek,
özelleştirmelere karşı bir emek cephesinin oluşması için çalışarak
ve varolan işçi direnişlerine destek vererek mahallelerden emek
mücadelesine destek vermeye çalıştık. Öte yandan eğitim, sağlık
gibi en temel haklarımıza sahip çıkmaya çalışırken, bu alanların
boşaltılmasından doğan yıkıma karşı dayanışma faaliyetleri düzenledik.
Ortaokul ve lise öğrencileriyle üniversite öğrencilerinin, akademisyenlerin
desteğiyle eğitim destek çalışmaları yaptık. Kitap dayanışma kampanyalarında
tüm mahallelilerle birlikte seferber olduk, hep beraber paylaşmayı
hatırladık. Aile çocuk eğitimine dönük çalışmalar ve yoksulları
ilk kez tiyatroyla-sinemayla tanıştıran kültürel çalışmalarda biraraya
geldik. İşçi komisyonları küçük atelyelere dağılmış işçilerin emek
okulu oldu.

Bu çalışmaların hepsi yoksulluğun dilencileştirmeye; yoksulların
öfkesinin kör şiddet ve yozlaşmaya dönüşmesi karşısında, yaşamı
üreten yoksul emekçilerin kendi yaşamlarını değiştirecek bir güç
olarak örgütlenmesinin olanaklarını yaratmayı hedefliyor. Bu çalışmalar
yalnızlık duygusunun kırıldığı, etnik, cinsel, mezhepsel bölünmeye
karşı mahalle halkının birbirine el uzattığı pratiklere dönüşüyor.

YOKSUL KADINLARA YÖNELİK FAALİYETLER
Yoksul mahallelerde yaşayan kadınlar yoksulluğu hayatlarının her
alanında en derin, ezici biçimlerde yaşıyorlar. Evin ve çocuk bakımının
sorumluluğu, yalnızlaşan yoksul kadınların sırtına ağır bir yük
olarak binerken, kadınların büyük bir çoğunluğu evişlerinin dışında
da emek sarfediyor, ancak bunu çalışma olarak görmüyorlar. Evlerde
çok düşük parça ücretle iş yapan, merdiven silen, ev temizliğine
giden kadınlar, ekmek kuyruğunda, okul kayıt sıralarında da yaşam
mücadelesinin en önünde yer alıyorlar. Eski kuşaktan kadınlar okula
gönderilmedikleri için, yeni kuşaklarsa küçük yaşlardan itibaren
çalışmak zorunda oldukları için, kadınlar arasında okumaz-yazmazlık
son derece yaygın. Yoksul kadınlarla öncelikle basit dayanışma etkinliklerinde
buluşmayı hedefleyen HALKEVLERİ'nin birçok şubesinde yapılan okur-yazarlık
kursları, ana-çocuk sağlığı, kadın sağlığı konulu toplantılar; çocukların
eğitime ilişkin toplantılar; kadın günleri; kadın korosu; kadın
tiyatro etkinlikleri; kadın semah ekibi çalışmaları; kadınların
yazdıkları şiirlerin sergilenmesi; 8 Mart Dünya Kadınlar günü ortak
etkinlikleri; kadınların el emeklerini ortaklaştırdıkları faaliyetler
ve yerel kermesler; muhtarlık seçimlerinde kadın aday çalışması
yoksul kadınları bugün içine hapsoldukları eviçi yaşamın dışına
çıkartarak ortak bir etkinlikte buluşturmayı hedefliyor.

OKUR-YAZARLIK KURSLARI
Bu faaliyetin amacı, okuma-yazma bilmeyen kadınların, okuma-yazma
öğrenerek toplumsal konumlarını, bakış açılarını, yaşam felsefelerini
değiştirmelerine yardımcı olmak, mutfak-aile-mahalle kıskacında
sıkışan yaşam tahayyüllerinin dışında bir yaşamın varolduğunun bilincini
beraber oluşturmaktır. Bizler ne kadar "cahil" bırakıp sessizlik
kültürüne gömülü hale getirilirse getirilsin, her insanın, diğer
insanlarla etkin bir diyalog-tartışma sürecinde buluşarak, kendi
dünyasına eleştirel biçimde bakma yeteneğinde olduğunu düşünüyor
ve yürüttüğümüz etkinliklerde de bu gerçeğin yeni kanıtlarıyla karşılaşıyoruz.
Bu nedenle okuma-yazma öğrenme sürecini de tek başına harfleri ve
sözcükleri bir biçimde öğrenmek olarak değil, demokratik ve özgürleştirici
bir süreç olarak ele alıyoruz. Görüyoruz ki, bu tür bir öğrenme,
kadınların içinde yaşadıkları dünyayı dönüştürme bilincini de yükseltiyor.
Ankara, İstanbul ve Kocaeli Halkevleri şubeleri, okuma-yazma çalışmalarından
elde ettikleri deneyimlerine göre hazırlanan ortak bir programı
hayata geçiriyor.

İŞÇİ KOMİSYONU ÇALIŞMALARI
Kent yoksullarının yaşam alanlarını oluşturan yoksul mahalleler
düzensiz istihdam edilen yarı işçi, yarı işsiz kitlelerin de deposu
durumundadır. Çalışan nüfusun artık ana kitlesini oluşturmakta olan
kayıt dışı işçi kitlesi, işçi sınıfının geleneksel savunma örgütleri
olan sendikaların erişim alanlarında bulunmadıkları gibi, mahallelerin
en ücre köşelerine kadar inen küçük atelye ve üretim yerlerinde
taşeron çalışmanın vahşi koşulları içinde yaşamak zorunda bırakılmakta;
bu kitlenin işçilik-emekçilik bilincinin çok uzağında bulunması
yoksulların genel çalışma ve yaşam koşullarının giderek ağırlaşmasının
ana nedenlerinden birisi haline dönüşmektedir. İlk olarak İstanbul'un
yeni işçi kitlesi yoğun mahallelerinde bulunan Halkevleri şubelerinde
başlayan "İşçi Komisyonu" çalışmaları, asgari işçi sınıfı bilincini
ortaya çıkarmayı ve mahallede bir "işçi kimliği"ni yeniden yaratmayı
hedeflemektedir. 2,5 yıldır süren komisyon çalışmaları işçi direnişleri
ve grevlerle dayanışma etkinlikleri gerçekleştirmek, ortak kültürel
etkinlikler gibi pratik faaliyetlerle de desteklenmekte ve bugün
büyük bir parçalanma yaşamakta olan yoksullar kitlesini emek değerleri
etrafında birleştirmeyi amaçlamaktadır.

YENİ BİR YAŞAM YOLUNDA YENİ BİR ADIM
KOCAELİ'NDE YOKSULLUK KARŞITI ÇALIŞMA VE YENİ YAŞAM EVİ Kocaeli'ni
temellerinden sarsan Büyük Marmara Depremi, bölge Halkevlerinin
yoksullara yönelik çalışmaları açısından da yeni bir dönüm noktasını
oluşturdu. Depremin ardından yıkılan yaşamların yeniden inşası için
sıvadık kollarımızı. Siyasal, ekonomik ve toplumsal alandaki yozlaşmaya
karşı halkın kendi alternatiflerini gerçekleştirebileceği, çözümlerini
ortaklaştıracağı bir örgütlülük modeline ulaşmak için hazırlıklarımızı
yoğunlaştırdık. Yoksul halkın yaşamk alanlarının yokedildiği bu
süreçte yıkıntıların içinden yeni bir yaşamı kurmak adına attığımız
en önemli adımlardan birisi, İzmit Bekirpaşa'da açılan Yeni Yaşamevi
oldu.

Yeni Yaşam Evi projesi hayatlarına sözün bile sızmadığı yoksulların,
biraraya gelerek sorunlarını tartışabildikleri, ortak çözümler üretebildikleri,
bireysel çıkara dayalı ilişkilere müdahale edebildikleri, yaşamın
her alanında birlikte ve örgütlü hareket etmeyi sağladıkları bir
proje olarak hayata geçirildi. Depremin sadece binaları değil, kentteki
kamusal ve sosyal alanı da yıktığı açıkça görüldü. Sistem kendi
içinde çırpınırken, bölge halkı tüm kamusal haklardan mahrum bırakılmış,
en temel hakları olan eğitim, sağlık hakkı bile karşınamaz hale
gelmişti. Barınma gibi ihtiyaçları görmezlikten gelinmişti. Eğitim
hakkının parası olmayanlar için geçerli olmaktan çıktığı bu süreçte
Yaşam Evleri, eğitimin eşit bir hak olarak kullanılabileceğini gösterdi.
Yine en temel hakkımız olan ve bu süreçte gaspedilen sağlık hakkı
konusunda, Yaşamevi halk sağılığına yönelik hizmetlerle, halkın
en acil ihtiyaçlarının giderilmesini hedefledi. Bütün pratik süreçlerde
halkın ortak katılımı sağlanırken, Yeni Yaşam Evi halkın dayanışma
ve paylaşım evi haline dönüştü.

Yaşam Evi çocuk, müzik, bilgisayar atölyeleri, halk sağlığı eğitim
merkezi, toplantı ve eğitim salonları gibi birimlerden oluşmaktadır.
Yapılacak çalışmalar bölge insanıyla birlikte bölgenin ihtiyaçları
tespit edilerek gerçekleştirilmekte, bölge halkının çalışmaların
ortaklaştırılması ve hayata geçirilmesi aşamalarında söz, yetki
ve karar sahibi olduğu ilkesiyle hareket edilmektedir.

KADIN DAYANIŞMA KOOPERATİFİ
17 Ağustos depremi sonrası bölge insanı ciddi bir çöküntü içine
terkedilirken, ucuzlayan işgücü içinde kadın ve çocuklar yeni bir
işçi kitlesi olarak üretime çekildiler. Ev eksenli çalışma ev kadınlarının
üretime katılma biçimi halini alırken, yoksulluk derinleşen bir
süreç olarak karşımıza çıktı. Halkevleri olarak kentin yeniden yapılandırılması,
toplumsal alandaki zedelenmenin giderilmesi noktasında başka bir
dünya mümkün diyerek çıktığımız yolda ciddi, somut projeler üretmeye
çalışırken, çözümlerin de ancak somut örgütlenmelerin oluşturulmasıyla
sağlanabileceğini gördük. Çalışma ilişkilerinin düzensizliği, çalışma
saatlerinin belirsizliği ve sarfedilen emeğin "iş" olarak bile algılanmayışı
ise yoksul kadınların tümünü kapsayacak, hak elde etmeyi, dayanışma
ruhuyla ortak üretimi ve eşit paylaşmayı hedef alan bir örgütlenme
biçimini somutlaştırdı.

Bu değerlendirmelerden yola çıkarak Halkevleri etrafında bir araya
gelen yoksul kadınlar, kendi alternatiflerini yaratma noktasında
ortak bir üretim zemini oluşturmaya başlamış ve geliri eşit olarak
paylaşa ilkesiyle hareket ederek bir dayanışma ağı oluşturmuşlardır.
Ortak üretimi hedef alan elişi üretim atölyelerinin ürünlerinin
belirli aralıklarla sergilendiği 1,5 yıllık bir çabanın sonrasında
ise ortak üretimi ve dayanışmayı hedefleyen yoksul kadınların kurduğu
Kadın Kooperatifi hayata geçirilmiştir. Kooperatifin ilk üretim
alanı fabrika tipi yemek olmuş ve üretilen yemeğin satılmasıyla
elde edilen geliri çalışma saati esasına göre ortaklaşa paylaşma
ilkesi uygulanmıştır. Kadınların dayanışmacı ve eşit ilişkilerini
güvence altına almayı amaçlayan demokratik bir tüzükle ve bir kadın
meclisiyle çalışan Kadın Kooperatifinin bundan sonraki faaliyet
alanı ise merdiven işçisi kadınların ve evde üretim yapan tekstil
çalışanlarının ortak örgütlülüğü sağlama çalışmaları olarak saptanmıştır.
Bölgenin sosyal, kültürel hayatında etkin biçimde rol almayı hedefleyen
Kadın Kooperatifi, kadınların toplumsal alanda eşit biçimde yer
almalarının önündeki engellerin kaldırılmasına katkıda bulunulmayı
amaçlamaktadır.

YOKSULLAR BULUŞUYOR, KADINLAR KONUŞUYOR
Halkevlerinin yaklaşık 3-4 yıldır yoksulları yeni bir emekçi hareketinin
bir bileşeni olarak örgütlemek, yoksullar arasında dayanışma ve
ortak çıkarlara sahip çıkma bilincini yaygınlaştırmak ve dilencileştirme-sadaka
programlarıyla düşkünleştirilmek istenen yoksulları Türkiye'nin
gündemine müdahale eden etkin bir güç haline getirmek üzere yaptığı
çalışmalar sonucunda oluşan YOKSULLAR BULUŞUYOR, KADINLAR KONUŞUYOR
buluşması, Kocaeli ve Türkiye'deki Halkevleri ile Türkiye'de uygulanan
yoksullaştırma programlarına karşı oluşan deneyimleri, bakış açılarını,
katkıları buluşturmayı amaçlamaktadır.

19-24 Ağustos 2003 tarihlerinde İzmit Sanat Sokağı, Bekirpaşa
Yeni Yaşam Evi ve Kocaeli Fuarı gibi alanlarda gerçekleşecek olan
ve yoksulların dostluk, dayanışma ve paylaşım kavramları üzerine
kurulu geniş katılımlı bir festival olması planlanan Yoksullar Buluşması,
kültürel etkinlikler, standlar, konserler, sinema-tiyatro gösterilerinin
yanı sıra 23 Ağustos 2003 tarihinde yapılacak Yoksulluk ve Türkiye
konulu bir panel ve aynı gün yapılacak yurtiçinden ve yurtdışından
davetlilerin de çağrılı olduğu geniş katılımlı bir "Kadın ve Yoksulluk
Forumu"nu da kapsayacaktır.

E-mail: [email protected]
[email protected]
www.halkevleri.org.tr
Tel: 90 212 245 63 41
Fax: 90 212 245 70 10
Halkevleri Genel Sekreteri
Mustafa Coşar

|