5
Kübalı Yurtsever İçin Acil Eylem Çağrısı!
Gerardo Hernández Nordelo (Uluslararası İlişkiler Uzmanı); René
González Sehwerert (Uçuş Uzmanı); Ramón Labañino Salazar (Ekonomi
Uzmanı); Antonio Guerrero Rodríguez (İnşaat Mühendisi); Fernando
González Llort (Uluslararası İlişkiler Uzmanı). Onlar Küba'nın 5
kahramanı. 12 Eylül 1998 tarihinde Amerika'nın Miami kentinde FBI
ve CIA tarafından düzenlenen bir operasyon sonrası yakalanan 5 Kübalı
yurtsever şu an ABD'nin değişik eyaletlerinde tutsak durumdalar.
Yakalanmalarının ardından casusluk suçlamasıyla Miami'de yargılanmaya
başlandılar. Yargılamaları süresince savunma hakları kısıtlandı,
mahkemeye delillerini sunmalarına izin verilmedi. Tümüyle dayanaksız
ithamlarla, henüz yargılama bitmeden haklarında hüküm kuruldu. Savunmalarını
hazırlamalarına izin verilmedi, iddianame kendilerine eksikli olarak
sunuldu, savunma avukatlarıyla temasları kısıtlandı, lehlerine tanıklık
yapılacak kişilere müdahale edildi. Tecrite ve işkenceye maruz kaldılar.
Son olarak karşı-devrimci Kübalılardan oluşan bir Miami jürisi tarafından
çok ağır cezalara çarptırıldılar. Mahkemenin kararı Gerardo'ya iki
kez müebbet ve ek olarak 15 yıl hapis cezası, Ramon'a müebbet ve
ek olarak 18 yıl hapis cezası, Antonio'ya müebbet ve ek olarak 10
yıl hapis cezası, Fernando'ya 19 ve Rene'ye 15 yıl hapis cezası
vermek oldu. Casusluk suçlamasıyla tutuklanan 5 Kübalı yurtsever
Küba karşıtı faaliyetlerin merkezi haline gelen Miami'de kendi anavatanlarını
savunmak ve bilgi toplamak amacıyla bulunuyorlardı. ABD'nin Küba'ya
en yakın bölgesi olan kent, Küba'da gerçekleşen devrimden sonra
yurtdışına kaçan karşı devrimcilerin ve ABD tarafından beslenen
rejim karşıtlarının oluşturduğu Miami mafyasının faaliyet merkezi.
Bu merkezde planlanan sayısız suikast girişimi, silahlı saldırı
bulunuyor. Kampanyaya aktif olarak katılmanın ise bir başka anlamı
bulunuyor. 11 Eylül'de İkiz Kulelere gerçekleşen saldırı sonrasında
"kendi yurdunu savunmak" adına Ortadoğu devletlerini kapsayan bir
hareket başlatan ABD, şimdi de Irak'ta kanlı bir savaşın ortasında.
"Terörizme karşı insan hakları" sloganıyla başlayan ve şiddet dozu
giderek artan hareket, insanlık tarihinin katliam sayfalarına yenilerini
ekliyor. Terörizme karşı kıtalar aşan ABD, Küba'ya karşı ise 40
yılı aşkın süredir terörist bir politika izliyor. Ada karşıtı bütün
terörist faaliyetleri destekliyor, Küba vatandaşları üzerinde terör
uyguluyor. 5 Kübalı yurtseverin davasında olduğu gibi. ABD saldırganlığına
dur demenin bir yolu da 5 Kübalı yurtseverin özgürlüklerine kavuşmaları
için destek olmak. Tek amaçları anavatanlarını korumak ve ülkelerine
karşı planlanan terörist saldırıları engellemek olan yurtseverlerin
yargılamaları henüz bitmiş değil. 7 Nisan 2003 tarihinde Atlanta
Mahkemesinde temyiz duruşmaları başladı. Ancak 5 yurtseverin savunma
hakkı tıpkı ilk yargılama sürecinde olduğu bu aşamada da kısıtlanıyor.
Temyiz dilekçelerini hazırlamaları için avukatlarıyla görüşmeleri
gerekirken, görüş hakları engelleniyor ve hiçbir ziyaretçi girişine
izin verilmiyor. Tecrit koşullarında kalan tutsakların dış dünyayla
tüm temasları kesilmiş bulunuyor. 5 Kübalı yurtseverin serbest bırakılması
amacıyla uluslararası düzeyde acil eylem çağrısı bulunuyor. Tüm
savaş karşıtlarını ve Küba dostlarını bu çağrıya uymaya, derneğimizin
5 yurtsever için bastırdığı dayanışma kartlarını göndermeye ve dünya
çapında başlatılan imza kampanyasına destek vermeye davet ediyoruz.

ABD tarafından tutsak edilen 5 Kübalı Yurtsevere Özgürlük!

"JOSÉ MARTİ" KÜBA DOSTLUK DERNEĞİ
ASOCIACION DE AMISTAD CON CUBA "JOSÉ MARTI"İstiklal
cad. Sakızağacı sk. Yoğurtçu İş Merkezi No:19 Kat:4 Beyoğlu
İstanbulTel: (212) 244 35 09
Email: [email protected]
www.kubadostluk.org

Anayasa Yargısı Sempozyumu
25-26 Nisan 2003 - Ankara Anayasa Mahkemesi Konferans Salonu
"Uluslararası İlişkiler Bağlamında Egemenlik Anlayışındaki Değişimler
Ve Anayasa Yargısı"
1. Oturum
25 Nisan 2003, Saat. 14.00
"AB ve Globalleşme Sürecinde Egemenliğin Dönüşümü ve Ulusal Egemenliğin
Geleceği"
Başkan: Nüzhet Kandemir
Konuşmacılar: Prof. Dr. Murat Belge, Bilgi Üniversitesi
Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Beykent Üniversitesi
Prof. Dr. Baskın Oran, Ankara Üniversitesi
Taha Akyol, Gazeteci-Yazar
2. Oturum
26 Nisan 2003, Saat. 10.00
"Değişen Egemenlik Sürecinde Meşruiyet Sorunu ve Anayasal Düzen"
Başkan: Oltan Sungurlu
Konuşmacılar: Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz, Akdeniz Üniversitesi
Doç. Dr. Mithat Sancar, Ankara Üniversitesi
Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, Bilgi Üniversitesi
Prof. Dr. Mümtaz Soysal, Ankara Üniversitesi
3. Oturum
26 Nisan 2003, Saat. 14.00
"Değişen Egemenlik Anlayışının Hak ve Özgürlüklerin Korunmasına
ve Anayasa Yargısına Etkileri"
Başkan: Ergun Özbudun
Konuşmacılar: Prof. Dr. Atilla Özer, Gazi Üniversitesi
Prof. Dr. Cem Eroğul, Ankara Üniversitesi
Prof. Dr. Mehmet Turhan, Başkent Üniversitesi
Doç. Dr. Oktay Uygun, İstanbul Üniversitesi

İnsan
Hakları Derneği:
İŞGAL GÜÇLERİ İNSANİ YARDIMLARI ENGELLİYOR
Günlerce süren bombardımanın ardından gerçekleşen işgalin Iraklıların
yaşamında yarattığı olumsuzlukları gidermek amacıyla, halkın temiz
su, gıda vb. insani ihtiyaçlarını temin eden kuruluşlar sınır kapılarında
bekletiliyor. Birçok temel ihtiyaç maddesi de bekletildiği için
kullanılamaz hale gelmiştir. ABD'nin sürekli tehdit etmesi sonucu
Suriye'nin Albu Kamal sınır kapısını yardım kuruluşlarına kapatmasıyla;
sınırda uzun kuyruklar oluşmuş, yardımları Iraklılara ulaştıramayacağını
anlayan bazı kuruluşlar da geri dönmek zorunda kalmıştır. İşgal
güçleri, Suriye üzerinde bilinçli bir baskı politikası izleyerek
Suriye üzerinden Irak'a girecek insani yardımları önlemektedir.
Baskılardan tedirgin olan Suriyeli yetkililer, insani yardım konvoylarını
sınır kapısında bekletmekte, yardım malzemelerinin halka ulaşmasına
engel olmaktadır.

Suriye, sınırını tamamen kapatarak savaşın vahşetinden kaçan sivillerin
savaş bölgesinde tehdit altında kalmasına yol açmaktadır. ABD ve
müttefiki işgal güçlerinin güvenlik garantisi ve gerekli izinleri
vermemesi nedeniyle, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası
birçok kuruluşun yardım dağıtımı gerçekleşmemekte, çıkarılan engeller
ve ilaçsızlık yüzünden birçok insan hastalıklarla boğuşmakta, hastalar
ve yaralılar yaşamlarını yitirmektedir. ABD ve müttefiklerinin yardım
kuruluşlarını engellemesi, ülkedeki kaos ve yağmanın yaygınlaşmasına,
halkın umutsuzluğa düşmesine yol açmaktadır.

İşgalin başladığı ilk günden bu yana sivilleri korumayan, Cenevre
Sözleşmesi'ni hiçe sayan işgal güçlerinin, yardım kuruluşlarına
yönelik engellemeleri ve yardım kuruluşlarında çalışan gönüllülere
baskı uygulaması Irak halkına yönelik bir yaptırımın göstergesidir.
İşgal güçleri, insanlığın ortak malı olan tarihi eserlerin yağmalanmasını,
kütüphanelerin yağmalandıktan sonra ateşe verilmesini önlemek yerine
öncelikli olarak petrol yataklarını korumayı tercih etmişlerdir.
İşgal güçleri Irak halkına karşı savaş suçu işlemektedir.

ABD'li bir generalin yağma olaylarına ilişkin yaptığı "Bunlar son
derece doğal olaylardır. Askerlerimiz yağma olaylarını önlemek için
bir şey yapmayacaktır; çünkü Irak halkı kendine ait olan malı geri
alıyor." şeklindeki açıklaması da bu yağma olaylarının işgal güçlerince
teşvik edildiği ve bilinçli olarak engellenmediğini kanıtlamaktadır.
İnsan hakları savunucuları olarak; ABD ve müttefiki işgal güçlerinin
Irak halkına yönelik silahlı saldırılarına son vermeleri ve yağma
olaylarının önlenmesi için gerekli önlemleri almalarının zorunlu
olduğuna ve işgal güçlerinin Irak'ı biran önce terk etmeleri gerektiğine
inanıyor, tüm kamuoyunu Irak'ta yaşanan insanlık
dramına tepki göstermeye davet ediyoruz.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ
İSTANBUL ŞUBESİ

Tüketiciler Birliği:
Televizyonları kapatıp yaşamı açıyoruz...
turn off tv. türkiye etabı için start veriyoruz.
Tüm dünyada, her yıl Nisan ayının son haftasında gerçekleştirilen
"televizyon seyretmeme" kampanyasının, bu yıl ikinci kez ülkemizde
gerçekleştirildiğini belirten Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı
ve İstanbul Şube Başkanı Ömer Keser; "kampanyayı, "Televizyon Üzerine
Tespitler" başlıklı bir rapor ile başlatıyoruz" dedi.

1995 yılından bu yana tüm dünyada, Nisan ayının son haftasında televizyonlar
kapatılıyor ve televizyonlardan çalınan zamanlar ile kitap okunuyor,
spor yapılıyor, aile ve toplum iletişimindeki kayıplarımız tespit
ediliyor, kısaca bu kampanyaya katılarak bir haftalığına televizyonunu
kapatan bireyler yaşamın penceresini açıyorlar. Bu kampanya, ilk
kez geçtiğimiz yıl ülkemizde de gerçekleştirilmeye başlandı. Derneğimizin
girişimleriyle kamuoyuna duyurulan bu kampanyaya beklenenin üzerinde
katılım oldu.

Bu yıl da kampanyayı Genel Merkez Yönetim Kurulu üyesi Filiz Sinan
ve İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Muta Şahin'in hazırladığı
"Televizyon Üzerine Tespitler" raporunu kamuoyuna açıklayarak başlatıyoruz.
Kampanya için hazırlanan www.turnofftv.tuketiciler.org
adresindeki siteyi de, bugünden itibaren yayınlamaya başlıyoruz.

Ülkemiz insanı günde ortalama 4 saatini, 75 yıllık ömrü boyunca
da 9 yılını televizyon karşısında tüketmektedir. Bilinçsiz televizyon
izleme eğilimi, televizyon bağımlılığına yol açmakta, televizyon
izlemeye ayırdığımız zamanlarda gerçekleştirebileceğimiz bir çok
uğraştan ve etkinlikten mahrum kalmaktayız. Bu kampanya ile yaşamın
hızla akıp gittiği milenyumda kendimize, ailemize ve topluma ayıracağımız
zaman içinde üretken ve yararlı işler yapabileceğimizi hatırlatmak
istiyoruz. Bilgilenme, haber alma, eğitim hakkının gerçekleştirilmesinde
en önemli araç olan televizyonu yaşamımızdan tamamen çıkarmak yerine,
kumandanın bizi yönettiği değil, bizim kumandaya hâkim olduğumuz
bir televizyon izleme alışkanlığını toplumda oluşturmayı amaçlıyoruz.

Özellikle savaş süresince bazı medya kuruluşlarının bilgilendirme
yerine yönlendirme amaçlı yayınlarının sorgulandığı bu dönemde,
bu kampanya ile bu noktaya da dikkat çekiyoruz. Tüm dünyada milyonlarca
insanın katıldığı bu kampanyaya, bu coğrafyanın insanları olarak
bizler de katılıyor ve bir hafta süresince televizyonlarımızı kapatıyor
ve yaşamı açıyoruz.

Ömer Keser
Genel Başkan Yardımcısı
İstanbul Şube Başkanı

"turn
off tv/turn on life" televizyon üzerine tespitler
|