
Müstakil
Tüketiciler Birliği:
'Özel okullar mercek altında'
Sağlık ve benzeri bir çok alanda olduğu gibi, devletin yetersiz
kaldığı eğitim alanında da ortaya çıkan boşluk, özel girişim tarafından
doldurulmakta ve özel eğitim hizmetleri yaygınlaşmakta, özel eğitim
hizmeti veren kurumların sayısı artmaktadır. Bu artış, beraberinde
kaliteli özel eğitim hizmetinin tüketici tarafından ulaşılabilir
olup olmadığı ve sunulan özel eğitim hizmetinin hukuki düzenlemeler
ve eğitim biliminin temel ilkelerine uygun olup olmadığı sorununu
da beraberinde getirmektedir. Gençlerimizin "gelecek kaygısı"nı
yoğun olarak yaşadıkları bir ortamda, parlak gelecek vaad eden özel
eğitim hizmetlerinin, bu parlak vaatlere karşın öğrenciye ne verdiği,
ne şekilde verdiği de mutlaka sorgulanmalıdır. Bu sorgulama ihtiyacından
hareketle, hareketle derneğimizce özel eğitim hizmetleri alanında
bir araştırma projesi başlatılmıştır. Bu proje ile amacımız, özel
eğitim hizmetlerinin mevcut durumunun fotoğrafını çekmek ve özel
eğitim hizmeti satın alacaklara yol gösterici olmaktır. Bu araştırmanın
bir bölümü kamuoyunun özel eğitim hizmetleri konusundaki tüketici
eğiliminin belirlenmesinden oluşmaktadır. Bunun için derneğimizin
www.tuketiciler.org adresindeki internet sitesinde oluşturduğumuz
anket ile bu eğilimi belirlemeye hedefliyoruz. Öte yandan mevcut
hukuki düzenlemeler ve eğitim biliminin temel ilkeleri bakımından
halen mevcut özel eğitim hizmetlerinin kalitesi ve fiyat politikası
da proje kapsamında belirlenmeye çalışılacaktır. Temmuz ayının ilk
günlerinde açıklayacağımız bu araştırma projesi ile yeni eğitim
döneminde, özel eğitim kurumlarından özel eğitim
hizmeti talep edecek anne-babalara kıyaslama yapma olanağı veren,
yol gösterici bilgileri kamuoyu ile paylaşmayı hedefliyoruz.

Sezin Çeker
Özel Eğitim Hizmetleri Proje Koordinatörü

'Hükümet İtiraf Etti:
Zorunlu Bağış Varmış!'

Geçtiğimiz yıldan bu yana ısrarla dile getirdiğimiz "zorunlu bağış"
sorununa ilişkin TBMM.nde verilen soru önergelerine verdiği cevap
ile "zorunlu bağış yoktur, alınmamaktadır" diyerek inkârı tercih
eden siyasi iktidar, son Bakanlar Kurulu toplantısında aldığı karar
ile bu konuda bir yasa tasarısı hazırlayarak zorunlu bağışa son
verileceğini açıklamıştır. Bu karar ile siyasi iktidar, zorunlu
bağış hortumunu açıkça itiraf etmektedir. Devletin, "vatandaşı olduğunu"
belgelemesi için, Nüfus Hizmetlerini Güçlendirme Vakfına zorla bağış
yapmasını vatandaşına şart koştuğu, bu vakfın topladığı bağışlar
nedeniyle vergi rekortmeni olduğu, kamu kuruluşları bünyesindeki
dernek ve vakıflara toplanan zorunlu bağışların her türlü denetimden
uzak, örtülü ödenek gibi kullanıldığı trajikomik bir ortamda, siyasi
iktidarın bu kararı kamuoyunu oyalamaya yöneliktir. Zorunlu bağışın
alınmaması için yasa çıkarılmasına gerek yoktur. Şu anda alınan
zorunlu bağış zaten illegal olup yasal düzenlemeye dayanmamaktadır.
Dolayısıyla bu konuda yasa çalışması yapılmasına ilişkin karar da,
siyasi iktidarın "tavşana kaç, tazıya tut" taktiğinin yeni bir versiyonudur.
Vatandaşa yaptıracağı işlem karşılığında zorunlu bağışı dayatan
kamu görevlisi suç işlemektedir. Vatandaşlar, bunu dayatan kamu
görevlileri hakkında Cumhuriyet Savcılığına görevi kötüye kullanma
iddiasıyla suç duyurusunda bulunmalı, zorunlu bağış karşılığı işlem
yaptırma yolunu tercih etmemelidirler.

Av. M. Bülent Deniz
Genel Başkan

Müstakil Tüketiciler Birliği
Tel:(212)567 97 44 Faks:(212)567 36 47
[email protected] [email protected]
www.tuketiciler.org

Kadınlar birbirlerine doğru
yürüyor
Bir ses geldi Adana'dan: "Senin yazgın bana bağlı. Benim tutsaklığım
seni kuşatıyor. Ellerindeki zincirler boynumu sıkıyor. Ben kocamdan
dayak yediğimde sen çığlık atıyorsun. Sen tecavüze uğradığında benim
ruhum da kanıyor. Ayşe'nin yoksulluğu, Mehtap'ın çaresizliği, Gülay'ın
gördüğü baskılar, benim dilsizliğim, senin korkuların, tüm kadınları
tutsak ediyor."

İstanbullu kadınlar cevap verdi: "Tutsağız. Reklamlar, diziler,
filmler yalan söylüyor. Biz tarihin en eski köleleriyiz. Kadınız."
Sonra Batmanlı kadınlar katıldı sohbetimize. "Eğer benim zincirim
sizi de bağlıyorsa, hiç tanımadığımız kadınların acıları bizi de
mutsuz ediyorsa, neden halleşmiyoruz? Neden bu kadar uzağız birbirimize?"
Ve Ankaralı
kadınlar başladılar konuşmaya: "Sadece imkanı olan kadınlar buluşabiliyor.
Tüm bilgilere onlar sahip. Ama kadınların büyük çoğunluğu birbirine
yabancı." Konyalı kadınlar da duydu seslerimizi: "Buluşalım. Halleşelim.
Sadece bizler değil, evinden çıkamayan, sokağını aşamayan, köyünün
sınırlarından adım atamayan kadınlarla da buluşalım." "Nasıl?" diye
düşündük hep beraber ve cevabı hep birlikte bulduk. "Ulak olalım.
Ulaşabildiğimiz tüm kadınların sözünü bohçamıza katıp diğerlerine
iletelim. Başka çare yok. Sadece büyük şehirlerde yaşayan kadınlar
konuşuyor. Onlar biliyor. Herkes konuşsun. Herkes birbirini bilsin.
Tüm kadınların sözu bir yerde buluşsun." Karar verdik.

6 Temmuz 2002 Cumartesi günü, Adana'dan, Antakya'dan, Ankara'dan,
Batman'dan, Bursa'dan, İstanbul'dan, Mersin'den birbirimize doğru
yola çıkıyoruz. Konya'ya doğru yürüyoruz. Köy köy, ilçe ilçe, il
il karşılaştığımız her kadınla halleşiyor, onların sorunlarını kendimizinkilere
katıp Konya'da diğer kadınlarla yapacağımız buluşmaya taşıyoruz.
Ulakları yolculayacak illerde mahalle çalışmaları, ev toplantıları
coktan başladı. Kadınlar şimdiden katılamayacakları toplantıya iletmek
üzere sorunları tartışıyorlar.

6-12 Temmuz çevrende, Türkiye'nin köylerinde, ilçelerinde, illerinde
kadınlar toplanacak, tartışacak ve "biz varız" diyecekler. Adalıoğlu'nda,
Aksaray'da, Antep'de, Beyağıl'da, Bozhöyük'de, Cihanbeyli'de, Cumalıkızık'da,
Çiftehan'da, Çerkesliköy'de, Demirciler'de, Denizliköy'de, Dilovası'nda,
Diyarbakır'da, Ereğli'de, Eskişehir'de, Gaziler'de, Gebze'de, Gemlik'de,
Gölcük'de, Güzeltepe'de, Hacivat'da, Hasangazi'de, Haymana'da, İnegöl'de,
İzmit'de, Kayseri'de, Kazanlı'da, Kestel'de, Küçükdikili'de, Maraş'da,
Orhangazi'de, Osmangazi'de, Özgürler'de, Pelitliköy'de, Pozantı'da,
Şehitler'de, Tarsus'da, Tepecik'de, Ulaştepe'de, Ulukışla'da, Urfa'da,
Yenice'de ve son olarak Konya'da kadınlar kendi ulaklarını karşılayacaklar,
onlardan diger kadınların sorunlarını dinleyecek ve kendi sözlerini
aktaracaklar.

Sadece sözler değil, yürekler de değecek birbirine. Her kadın, ulakların
sırtına kumaştan bir hatıra yükleyecek. Dantel, yemeni, el işi,
baş örtüsü ya da bir kumaş parçası.. Konya'da hepsi birleşecek.
Tüm ulaklar burada buluşup sözlerimizi birleştirirken, ellerimizin
değdiği kumaş parçaları da kucaklaşacaklar. Bu kumaşları birbirine
dikerek hepimize ait bir esere dönüştüreceğiz. Birbirimizle buluşarak
kendimizle buluşuyoruz. Tanımadığımız kadınlarla sözlerimizi, sorunlarımızı
ortaklaştırıyoruz. Ülke çapında patikalar kazıyoruz. Tekrar üzerinden
geçmek için. Herkes bir patika kazsın. Herkes bir başka kadına dönsün
yüzünü. Onu anlasın. Kendini anlatsın.

Buluşalım. El ele verip binlerce yıldır bedenimizi
ve ruhumuzu saran zincirlerden kurtulmak için. Dayanışalım. Daha
mutlu yaşamak için...

İletişim:
Tel: (212) 249 3774 email: [email protected]

TİHV İlaç desteği arıyor
Ölüm oruççularının tedavileri 1 yıldır TİHV tarafından sürdürülüyor
ve daha uzun bir süre de süreceğe benziyor. İhtiyaçlar her geçen
gün artıyor. Aşağıda en fazla kullanılan ve ihtiyaç duyulan ilaç
listesini bilgilerinize sunuluyor. Sizler de bu listeyi çevrenize
gönderirseniz belki katkıda bulunursunuz.

1) B1 Tablet (Yurtdışında bulunabiliyor. / 1 kişi günde 400mg)
2) Yüksek doz B1 içeren tabletler (100-200-500 mg) Örn: Beneksol
tab (2x1) Apikobal tab (2x1) B1, 6, 12 ve C vit kapsayan ilaçlar
Örn: Bemix C, Becozyme-C forte (3x1)
3) A vitamini Avicap kap (1x1) (Günde 30.000 Ü)
4) E vitamini Evicap kap, Ephynol (1x1)
5) Folik asit tablet Folbiol 5mg (2x1)
6) Demir preperatları Vifer kap (1x1) Ferrosanol duedenal (1x1)
Ferpleks susp. (1x1)
7) Polivitaminler Supradyn drj (2x1) Unicap Therapeutic (2x1)
8) Calcium sandoz (2x1)
9) Psikiyatri ilaçları: Efexor tablet 75 mg. (1x1) Cipram tablet
(1x1) Lustral tablet (1x1) Zyprexa tablet 5 mg. ve 10 mg. (1x1)
Remeron tablet (1x1) Atarax sirop ve tablet (2x1) Dogmatil tablet
(1x1) Prozac 20 mg (1x1)
10) Mide ilaçları: Omeprazol (1x1) Lansor tablet (1x1) Famodin tablet
20 ve 40 mg. (1x1) Metsil tablet (3x1)
11) Antibiyotikler: Klasid tablet (2x1) Tarivid tablet (2x1) Ampicina
kapsul (3x1) Amoxina kapsul (4x1) Cliacil tablet (2x1) Sefazol flakon
1gr İM ( 2x1)
12) Fizik tedavi ilaçları: Celebrex tablet (2x1) Etol tablet (2x1)
Voltaren tablet (2x1) Dikloron tablet (2x1) Lasonil pomad (Haricen)
Naprosyn forte, Apranax forte (2x1) Sirdalud 4 mg., 6 mg. (2x1)
Myorel tablet (3x1)

1- 7 arasındakiler hemen hemen tüm başvurulara kullanılmaktadır.
Diğer gruplar, şikayet ve bulguların sonucunda doktorların önerileriyle
ihtiyacı olan başvurulara (yaklaşık 100 kişi) verilmektedir.

TİHV
Menekşe 2 Sok. No: 16/6 06440 Kızılay / Ankara
Tel: (0312) 417 71 80 Faks: (0312) 425 45 52
E-posta: [email protected] www.tihv.org.tr

Ders Kitaplarında İnsan Hakları
Sevgili Tarih Dostları,
Tarih Vakfı'nın koordinatörlüğünü üstlendiği Ders Kitaplarında
İnsan Hakları projesi, kamuoyuna açık ilk toplantısını 23 Haziran
2002 Pazar günü saat 10.00-18.00 arasında Darphane'de gerçekleştirecek.
Ders Kitaplarını İnsan Hakları Kriterleri Açısından Gözden Geçirilmesi:
Yöntem, Teknik Ve Örnekler temalı bir atölye çalışması, bir
çalıştay şeklinde yapılacak olan toplantıya katılmak isteyen dostlarımız,
Tarih Vakfı'ndan Mutlu Öztürk'ü
(Tlf: 0 212 234 21 61'den 38; cep 0 532 713 08 12,
email [email protected]
veya [email protected])
arayabilirler.

Mutlu Öztürk
Proje koordinatörü
Barış militarizme
bırakılamayacak kadar önemlidir
Barışa sahip çık. Vicdanını dinle ve savaşı reddet.
Bizler, İspanya, Hırvatistan, Makedonya, Türkiye, Finlandiya, Belçika,
Hollanda, Almanya, İngiltere ve Fransa'dan gelen antimilitaristler
ve vicdani retçileriz. 15 Mayıs Dünya Vicdani Retçiler Günü'nde,
NATO karargahındayız. Çünkü NATO, küresel baskı sistemini canlı
tutan uluslararası militarizmin sembollerinden biri. Barış, demokrasi
ve özgürlüğün koruyucuları olduklarını iddia etseler de, ordular,
"insani" dedikleri müdahalelerle bu değerlerin kaybına neden oluyor.
Burada yaptığımız, şiddetten arınmış doğrudan eylemle militarizmin
günlük işleyişini engellemek ve militarist mekanizmanın rahatça
işlemesine müdahale etmek.

Bizce
hiçbir ordu barışı savunamaz; çünkü orduların doğası, şiddeti sorunları
çözme yöntemi olarak besler. Ayrıca, insanların vergilerini askeri
harcamalarla israf eder; silah sanayisinin ve silah ticaretinin
sürmesini sağlar. Topluma hiyerarşi, itaat, cinsiyetçilik, homofobi
gibi olumsuz değerleri empoze eder. Militarizm, her olanağı ve aracı
toplumu militarize etmek için kullanır. Militarizmin bu süreci,
11 Eylül 2001'den sonra daha da ivmelendi. Artık, kendi hayatlarımızın
seyircileri olmaya devam edemeyiz. Barış, savaşın yokluğundan daha
fazlasıdır; barış, militarizme karşı aktif direnişi gerektirir.
Toplumsal adalet, eşitlik ve özgürlük olmadan barış olmaz. Barışı
yaratabilmek için, inşa etmek istediğimiz toplum biçimiyle uyumlu
eylemlere ihtiyacımız var; şiddetten arınmış çatışkı çözümü, sivil
itaatsizlik, -şiddet değil- barış kültürü.. Her insanın bir vicdani
vardır, yapmamız gereken on Bu yüzden savaş ve savaş nedenleriyle
işbirliği yapmayı reddediyoruz ve hepinizi işbirliği yapmamaya çağırıyoruz.
Ayrıca herkesi; bu direnişi gerçekleştirenlerle dayanışmaya davet
ediyoruz. Dünyanın farklı yerlerinde bir çok insan; madden, bedenen
ve aklen direniyor. Dünya Vicdani Retçiler Günü'nde, burada, Güney
Amerika, Balkanlar, Avrupa, Orta Doğu ve dünyanın başka yerlerindeki
vicdani retçilerle dayanışmamızı gösteriyoruz. Onların bizim desteğimize
ihtiyaçları var, çünkü bu ülkelerin çoğunda vicdani retçiler büyük
baskı görüyorlar. Bu baskıları kınıyoruz. Bugün, 15 Mayıs'ta, özellikle
bu baskıya ve tüm tutsak vicdani retçilere dikkat çekmek istiyoruz.
Barışa sahip çıkıyoruz ve sizden de aynısını yapmanızı istiyoruz.
Barış, militarizme bırakılamayacak kadar önemlidir.

15 Mayıs sabah erkenden kalkıp, yola çıktık. Saat 10 biraz geçtiğinde
NATO önündeydik. Aşırı güvenlik önlemi hemen dikkatimizi çekmişti.
Ufak birkaç müzakereden sonra, ilk ekip ana kapıya doğru yürümeye
başladı. Diğerleri de bildirileri dağıtmak için çevreye yayıldı.
Kapıya bir takım garip adamların yöneldiğini gören güvenlik görevlileri,
ana kapıyı derhal kapattı ve sayılarını göz açıp kapayıncaya kadar
ikiye katladı. O kadar adamın nereden çıktığını anlayamamıştık bile.
Hatta birazdan köpekleri bile getireceklerdi. Kendini kilitleyecek
olan arkadaşlar, hemen kapıya koşmaya başladılar. Artan güvenlik
hemen onların üzerlerine atlayarak etkisiz hale getirdi. Bir aktivist,
neredeyse kendini kilitleyecekken yakalandı. O sırada pankartlı
grup, pankartını giriş kapısının önünde açmış ve trafiği bloke etmişti.
Zaten, güvenlikten endişe duyan NATO güvenlik birimi, ana kapıyı
ulaşıma kapattı. O sırada, bildiri dağıtan grup da NATO önündeki
araçların içine bin elindeki pankartı zorla aldı, ve hemen dağılınmazsa
göz altına alınanları geç bırakacaklarını söylediler. Ciddi bir
tehditti bu, ve arkadaşların zor durumda kalması istenen en son
şeylerden biriydi. Zaten pankartta alınmıştı; haliyle eylem yaklaşık
40 dakika sonra sona erdi. Elimizi kolumuzu sallayarak; duraktaki
otobüse bindik ve Brüksel'in merkezine gittik. Eylem sona ermişti.
Merkezi bir yerde gözaltına alınan arkadaşlarımızın bırakılmasını
bekledik. Yaklaşık bir saat sonra, gözaltındaki arkadaşlarımız geldi.
Sağ salim eylemi sonuçlandırmıştık. Artık, basın açıklamalarını
basına yollamak kalmıştı sırada. Bir çok web sitesinde ve indymedia'nın
bir çok dilinde yayınlandık...
Eylemin genel hissi ve politik analizini yapmak bu satırların ve
sanal ortamın kapasitesine uygun değil. Uluslararası bir eyleme
katılma olanağı ve bu eylemi hiçbir eylemciye zarar verdirmeden
sonlandırmak ve gelecek eylemler moral ve enerji depolamak, aktivizm
adına kazanımlarımızdı. Ayrıca, deneyimlerimizi ve görgülerimizi,
Türkiye'de bir şiddetten arınmış antimilitarist/anarşist eylemde
kullanabilmek arzusu da, bu eylemin kişisel getirilerinde biri olarak
adlandırabilir. İçinde yaşadığımız kültürü de göz önünde bulundurarak
hazırlanan bir, şiddetten arınmış eylem planı, içinde yaşadığımız
karamsarlıktan kurtulmamızı sağlayacak yollardan biri. Eyleyerek
öğrenmek, paylaşmak ve içselleştirmek de bu şekilde başarılabilecektir.
Bu eyleme katılarak, attığımız uluslararası adım, umarım; hem yabancı
gruplarla ve bireylerle dayanışmamızı artıracak, hem küresel aktivizmi
körükleyecektir.
LEGAL NOT: Yazar veya yazarlar; sanal ortamda, yukarıdaki metinde
sıralanan görüş, analiz ve taleplere katılıp katılmadığını titizlikle
saklı tutar(lar). @nti-copyright: Bu metnin telif hakkı yoktur.
Bizi -maddi/manevi- sömürmemek kaydıyla, istediğiniz yerde, istediğiniz
şekilde kullanabilirsiniz. Dokümantasyonumuza yardım etmek adına,
kullandığınız zaman bize haber vermeniz bizleri çok sevindirir...

|