Deprem
Eğitimi
Yine
deprem, yine ölümler, yine hazırlıksızız.
Ülkemizin herhangi bir yerinde her an felaketler yaşanabilir.
Ama, Marmara bölgesi mutlaka büyük depremleri bekliyor.
Hazırlık görüyor musunuz?

Çözüm: Can ve mal kayıplarını en aza indirmek için, bilgi
sahibi olup hazırlanmak.

Yeni bir kavram: Güvenlik Kültürü
GÜVENLİK İSTEMLERİ: Bilgilenmiş toplum kendi ve yakınlarının can
ve mal güvenliği üzerine GÜVENLİK İSTEMLERİNİ oluşturmaya başlar.
Bu güvenlik istemleri, bilgilenme ölçeğinde doğru istemlere yönelecektir.
Bunlar, en basit can güvenliği isteminden, güvenliği oluşturan yeterli
sisteme ve bu sistemi idare eden güvenilir yöneticileri istemeye
kadar yoğunlaşacaktır. Bu istemleri kim yapacaktır? Doğru, yeterli,
zamanında ve kullanılır bilgilerle donanmış halk, kendisinin can
ve mal güvenliği için çağdaş bilgi ve birikimleri olan, nitel ve
nicel olanakları yeterli güvenlik sistemleri ile bunun içinde yer
alacak güvenilir kişileri isteyecektir. Bilgi ve bu bilginin getirdiği
inanma güvenliğin birinci şartıdır.

Güvenlik Bilgiye Dayanır, İçe Sindirilmiş ve Yaşam Biçimi
Haline Getirilmiş Bilgiye Kültür Denilir.

Bilginin yaygınlaşması sonucunda güvenlik kültürüne sahip
olan topluluk ise güvenilir sistemi ve sistemin gereksinmelerini
(teknoloji dahil) isteyen, haklı istemlerinin karşılanması için
baskı unsuru olan ve izleyen topluluk haline gelir. Bu şekilde yaşanabilecek
tüm acil durumlar en az kayıpla geçiştirilebilir.

Bilgi sahibi olmayan kişi ve toplum korku sahibi olur. Toplumun
doğru bilgilendirilmesi güveni arttırır. Fakat, bilgiyi veren kuruluşun
veya kişinin de çok önemi vardır. Eğer bilgiyi veren kişi ve kuruluş
güvenirliğini yitirmiş ise verilen bilgi ne kadar ciddi olursa olsun
inandırıcı olamaz.

Biz bu konuda, İstanbul'un 32 ilçesinde AFETE HAZIRLIK İÇİN ELELE
adı altında İlk yardım, Güvenlik kültürü, Acil durumlar, Acil önlem
ve Acil eylem planı, Temel arama kurtarma bilgileri, Mahalle organizasyonu,
Sigorta ve Hukuk bilinci ve Koordinasyon bilgilerini 24 saatlik
Eğitmen eğitimi programı (bilginin paylaşılması) şeklinde tamamen
bedelsiz olarak yürütmekteyiz.

Şimdiye
kadar İstanbul'un 32 ilçesinde 15.000 kişiye eğitmen eğitimi verilmiştir.
Eğitilen her eğitmenden en az 30 kişiyi eğitilmesi istendiğine göre,
bu gerçekleştiyse bu güne kadar yaklaşık 500.000 kişiye hayat kurtarıcı
ve yaşamın sürdürülebilirliğini sağlayan bilgi ulaşmıştır.

Doğa İle Barış Derneği
6. "Mimarlık öğrencileri
buluşması"
Mimarlar
Odası İstanbul Büyükkent Şubesi; İstanbul Teknik Üniversitesi; Yıldız
Teknik Üniversitesi; Mimar Sinan Üniversitesi; İstanbul Kültür Üniversitesi'nin
Kurumsal destekleriyle 6-10 Şubat 2002 tarihleri arasında;
Beyoğlu'nun farklı mekanlarında "Algı ve His" teması üzerine
yoğun bir 5 gün yaşanmayı bekliyor... Katılmak isteyen öğrenciler
henüz gecikmediler... Bekleniyorsunuz... .


"Bize
karne vermeyin..."
Müstakil
Tüketiciler Birliği:

Milli Eğitim Bakanı tarafından bu yıl karne
parası olarak yüzbin lira toplanacağı açıklanmıştır. Bu açıklamanın
yanında, bir çok okulda öğrencilerden "karne parası" adı altında
onmilyon-yirmimilyon arasında para talep edildiği de, derneğimize
şikayet olarak ulaşmaktadır.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, gerek
bakanın açıkladığı yüzbin lira olsun, gerekse her okulun keyfî olarak
takdir ettiği miktar olsun, "karne parası" adı altında öğrencilerden
para talep edilmesi kanunsuzdur.

Kayıt parası, zorunlu bağış, eğitime
katkı payı, aidat adı altında birçok kez para ödemek zorunda bırakılan
öğrencinin, yıl içindeki çalışmalarının değerlendirildiği karnesine
ulaşması için yine para ödemek zorunda bırakılması akla, vicdana
ve eğitimin etik ilkelerine aykırıdır. Bu nedenle yurttaşlarımızı
karne parası adı adındaki bu ilkesizliği protesto etmeye ve hangi
bedelle olursa olsun para karşılığı verilen karneleri "satın" almamaya
çağırıyoruz.

Ve diyoruz ki; bu koşullar altında bize karne vermeyin.

Ömer Keser
Genel Başkan Yardımcısı

Müstakil
Tüketiciler Birliği
Tel:(212)567 97 44 Faks:(212)567 36 47
[email protected]
[email protected]
www.tuketiciler.org www.tuketiciler.8m.com


İHD:
"Çocuk Pornografisi"
Son
günlerde yazılı ve görsel basında, çocuk pornografisi ile ilgili
olarak, haber ve yorumlara yer verilmektedir. Konu, doğrudan çocukların
hakları ve özgürlükleri ile ilgilidir.

Birleşmiş
Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi (yürürlük tarihi 2 Eylül 1990
olan bu Sözleşmeyi Türkiye 14 Eylül 1990 tarihinde imzalamış, 9
Aralık 1994 tarihinde ihtirazi kayıtla onaylamıştır. 4058 Sayılı
Onay Kanunu 11 Aralık 1994 gün ve 22138 Sayılı Resmi Gazete'de yayınlanmıştır.)
hükümleri çocukların korunmalarına amirdir. Bu hükümler, 1., 11.,
21., 32., 33., 34.,35. ve 36. maddelerde yer alır.

BM
Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'ye ek Çocuk Satışı, Çocuk Fahişeliği
ve Çocuk Pornografisi İle İlgili İhtiyari Protokol ise, Sözleşmenin
yukarıda andığımız maddelerinin daha iyi uygulanmasını sağlamak
üzere, BM Genel Kurulu tarafından 23 Mayıs 2000 tarihinde imza,
onay ve katılıma açılmıştır. Seçmeli Protokol Türkiye tarafından
9 Eylül 2000 tarihinde imzalanmıştır.

Çocuk
pornografisi, Seçmeli Protokol'ün 2. maddesinde, "çocuğun gerçekte
veya taklit suretiyle bariz cinsel faaliyetlerde bulunur şekilde
herhangi bir yolla teşhir edilmesi veya çocuğun cinsel uzuvlarının,
ağırlıklı olarak cinsel amaç güden bir şekilde gösterilmesi anlamına
gelir." şeklinde tanımlanmaktadır.

Çocuk
pornografisinin internette ve diğer gelişen teknolojiler üzerinde
erişilebilirliği artmıştır. O nedenle, Seçmeli Protokolle ülkeler,
çocuk pornografisini, üretim, dağıtım, yayma, ithal ya da ihracını,
sunumunu, satışını veya zilyetliğini yasaklamayı ve cezalandırmayı
garanti etmişlerdir (Seçmeli Protokol madde 3). Belirtilen durumda,
devletin internetle ilgili hukuksal alt yapıyı ivedilikle oluşturması
ve çocukların haklarını ve özgürlüklerini hukuksal güvence altına
alması gerekir.

İkincisi,
internet servis sağlayıcılarının hukuksal ve etik ilkeler çerçevesinde,
hakkın kötüye kullanımı anlamına gelebilecek yayınlar konusunda
duyarlık göstermesi koşuldur.

Çocuk
pornografisi konusunda anne babaların ve çocukların eğitimine özel
önem verilmelidir. İnternet ortamında, genel olarak yetişkinler
için hazırlanmış siteler ile, özel olarak çocuk pornografisi içeren
yayınlara erişim gerçekte iradeye dayalı bir eylem olmakla birlikte,
çocuk pornografisinin bizzat kendisi hukukdışıdır. Çocuk pornografisinin,
bu tür bir eylemde bulunan kişiler açısından (pornografiyi üretmek,
elde etmek, izlemek ve benzeri) ne genel olarak hak kategorisine
girer (örneğin ticaret özgürlüğü, örneğin yasayla yasaklanmamışlığı
veya bir yasayla böyle bir etkinlikte bulunabilmenin tanınmış olması)
ne de özel olarak insan hakları hukukunda yer bulabilir.

Tersine
insan hakları hukuku bu tür bir etkinlikte bulunmayı yasaklar. Belirtilen
durumda büyükler, özel olarak çocukların hakları bağlamındaki düzenlemeler
için, "peki bizim haklarımız ne olacak?" diyemezler.

Hüsnü
Öndül
İHD Genel Başkanı

Tunalıhilmi
Cad. 104/4 K.Dere-Ankara
Tel-Fax: (312) 466 49 13-14 / 425 95 47
e-mail:[email protected] http//www.ihd.org.tr
|