

"Kumların
Örttüğü Yollar" adlı antoloji hakkında ünlü
yazar Duygu Asena'nın Cumhuriyet Dergi'de,
17 Şubat 2002 tarihinde kaleme aldığıve Haftanın Notları
adlı köşesinde yayınlanan 'İki Güzel Kitap' başlıklı yazısını
sunuyoruz:
İki Güzel Kitap
"Kumların
Örttüğü Yollar..." İki Avusturyalı (Armin Eidherr
ve Gerald Kurdoğlu Nitsche) ve bir Eşkenaz Yahudisi (Robert
Schild) kafa kafaya verip Sefarad şair ve şiirlerini ölümsüzleştiren
üç dilde "Çağdaş Sefarad Şiiri Antolojisi"
yaratıyorlar... Kitapta Sefardik, Almanca ve Türkçe metinler
ve şiirler bulunuyor. Profesör Nitsche diyor ki; "vaktiyle
Toledo'da Yahudiler, Müslüman ve Hıristiyanlarla aynı toplumda
barış içinde yaşarken her birinin kendi dillerinde yazdıkları
metinleri diğerlerinin dillerine çevirmek, birbirlerine
açıklamak ve bu yolla yakınlaşmalarını sağlamak için 1216'da
kurulmuş bir tercüme okulu vardı. Bizler de bu okulun geleneğini
devam ettirmek amacıyla bir umut belirtisi olması için bu
antolojiyi derledik." Kitabı okurken bilmediğim o kadar
çok şey öğrendim, öylesine keyif aldım ki... Örneğin Sefarad
dili zaman içinde değişimlere uğramış, hiçbir kurala uymadan
dilin dinamiği sayesinde yeni kelimeler üretmiş. Bulundukları
ülkenin dillerinden alınan sözcükler İspanyollaştırılarak
kullanılmış. Boyamak: Boyadcar... Karışmak: Karışear...
Kullanmak: Kullanear... una çapkina... dos sobas...
gibi... "Judeo-İspanyol dili nesilden nesile, ağızdan
kulağa, istikrarsız bir şekilde aktaılarak yolunu almış
ve böylece Yahudilerin yaşantısını, korkularını, ümit ve
ümitsizliklerini bünyesinde taşıyan bir dil olmuş..."
Emirgân Yayınları Editions'un bu kitabını mutlaka okuyun,
çok keyif alacaksınız...
İkinci kitabım ise Adam Yayınları'ndan çıkan "böyle
bir dünya-Gülçin Çaylıgil Davası". Bilgesu Erenus,
Avukat Gülçin Çaylıgil'in yaşamını ilginç bir anlatımla
bize sunuyor... Tüm metinler bir celsede gerçekleşiyor,
Çaylıgil sorgulanıyor... Bu kitabın benim için değeri çok
da özel, okurken çocukluğumun sokağındaki karşı komşumuz,
annemin arkadaşı Simin Teyze'yi görüyorum... Onun oğlu,
kırk yıllık arkadaşım Arda Uskan'la birlikte oluyorum...
Kadıköy Kız Koleji'nde Bilgesu ile karşılaşıyorum... Gülçin
Çaylıgil'in onurlu, keyifli, savaşçı yaşamıyla özdeşlelşip,
"iyi ki var bu insanlar" diye keyifleniyorum...
Duygu Asena

Kiraze
Solmaz Kamuran İnkılâp Yayınları

"Kiraze",
1492 yılında İspanya'dan kovulan binlerce Sefarad Yahudisi'nin
çileli yaşam mücadelesinden yüz yıllık bir kesit sunuyor.
Bu insanların kimi Hollanda'ya, kimi Kuzey Afrika'ya, kimi
de II. Bayezid'in daveti üzerine Osmanlı topraklarına ulaşabilmenin
peşindeydiler. Çoğu, daha yola çıkmadan Engizisyonun acımasız
elleriyle ya da yollarda, sefalet içinde yok olup gitti.
Esther Kira da (diğer adıyla Kiraze), ağır zulümlerden geçip
İstanbul'a varabilmiş bir Sefarad Yahudisi'nin kızıydı.
Kısa zamanda hırsı, zekâsı ve cazibesiyle, Osmanlı sarayını
derinden etkileyen Yahudiler'in en önünde yer almayı başardı.
Önce Hürrem Sultan'ın yakın ilgisini kazandı, daha sonra
Safiye Sultan'ın akıl hocası, sırdaşı oldu. İktidar, zenginlik
ve gücün ne anlama geldiğini biliyordu çünkü. Ama 88 yaşındayken
patlayan bir Sipahi isyanı her şeyin sonu oldu.
Bu roman, Sefarad Yahudileri'nin yaşadıklarına ışık tutarken,
o dönemde Osmanlı ve Avrupa saraylarının dinsel, siyasal
ve toplumsal hayatı nasıl etkileyip kontrol ettiğini sergiliyor
ve okuru deriden sarsan, muhteşem bir resim çiziyor.
Neler
yok ki bu resimde: Sultanların ve kralların gerçek yüzleri...
Batı-Doğu, Müslüman-Hıristiyan çekişmeleri, ölümcül entrikalar...
İsyanlar, ayaklanmalar, yangınlar ve 1509 büyük İstanbul
depremi... Lalalar, cariyeler, odalıklar... Aşk, seks, ensest...
ve yönetilenlerin tüyler ürperten kaderleri...
"Kiraze",
bu konuda bir Türk yazarın kaleminden çıkmış ilk roman...

Rembrandt'ın
Modeli
Yeshim
Temar
Doğan Kitap-Dünya Edebiyatı
Çeviren: Esra Öztemir

XVII.
yüzyılda Avrupa ve burada yaşayan Sefardilerin çalkantılı
tarihi, ressam Rembrandt'la aynı adı taşıyan yaşlı bir adam
ve İzmirli sahte peygamber. Rembrandt'ın Modeli bir
masal; Yeshim Temar, zamanda ve mekânda yolculukları anlatıyor.
İspanya'dan Amsterdam'a, İstanbul'dan Montreal'e yüzyıllar
arasında gerçekleştirilen masalsı bir yolculuk. Amsterdam'ın
Musevi mahallesindeki sinagog'un önünde Rembrandt'ın resmettiği
adamların ortasında sırtı dönük biri yer alıyor. Bu, romanın
baş kahramanı Samuel'dir. Temar, ona bir yüz kazandırıyor
ve okura Samuel'in hayatının olağanüstü hikâyesini sunuyor.
|