
Birgün'den:
'Mutluyum!'
Demeyene Kızmayın, 'Neden Mutlu Edemiyorum ?'
Diye Üzülün!

Genel Kurmay Başkanlığı'nın, mâlum gece yarısı, Cumhuriyet dönemi
askeri müdahale teamüllerine bir son vererek, elektronik postayla
verilen 'muhtıra' veya 'e- darbe' anlamı taşıyan
metinde: '(…) Ne mutlu Türküm demeyenler, düşmandırlar ve hep
öyle kalacaklardır' deniyordu…

'Deve'nin sırtının kamburlu oluşu' hakikatini, her
'Deve'nin 'şu' veya 'bu' sıkıntısı arz ettiğinde,
durum yeniden 'keşfedildiği'nde; bir kez daha 'Deve'nin
sırtındaki kamburlar yok olmadıkça, bu gün 'şu' yarın 'bu'
vesileyle sıkıntılar baş gösterecektir; sıkıntıların
kökten yok edilmesi için, ilk ve son defaya mahsus bir şekilde,
kamburları yok etmek gerekiyor!' diye, ikide bir tekrarlamak,
çok bıktırıcı bir şey…

'Bıktırıcı' zirâ… seslenmek istediğiniz kitlelerin, cenahın
'anlama, algılaması sıkıntılı' olduklarını ve sizin
de bu sıkıntıları paylaşan birisi olduğunuz hissi,
hiç hoş değil!…

'Ne
mutlu Türküm!' gibi bir dua veya temenninin,
ancak ve ancak, insanların kendi rızalarıyla, gönüllü olarak
söyledikleri, söyleyebildikleri takdirde makbul ve geçerli
olabileceğini, kim ve nasıl anlatabilecek bu toplumun çoğu yöneticilerine
acaba?...

İlkokul evet İlköğretimin son sınıflarında değil, ilkokulun ilk
sınıflarında okutulan 'Dilbilgisi' derslerinde 'sevmek'
veya 'mutlu olmak' gibi, kişinin ancak sübjektif,
öznel duygu ifadesi anlamını taşıyan fiillerin 'emir kipiyle'
asla çekilemeyeceğini öğretirler…


Yani 'askerlik yapmayı' bir fiil olarak kabul edersek,
ikinci tekil şahıs olarak 'emir kipi'yle 'askerlik yap!'
veya ikinci çoğul şahıs olarak 'askerlik yapın!' diye çekilebilir;
ama 'mutlu ol!' veya 'mutlu olun!' diye çekilemez,
gülünç olur, aczi ifade eder… Kadınla cinsel ilişkiye giren erkeğin,
kadına 'orgazm ol!', 'orgazm olsana be!' diye, şu
veya bu nedenle zaafını örtmek için acz içinde, hiddetlenmesine
benzemez mi bu?...

Aksi takdirde, birinci örnekte: 'Beni mutlu et ki, ben
de 'MUTLUYUM!' diyebileyim' demez mi, 'mutluyum'
demesini (zorla), istediğiniz şahıs veya kitle?... İkinci örneğe
gelirsek, söz konusu kadın 'Beni orgazm edemiyorsan, ben
ne yapayım, demek ki sorun var; orgazm edebilirsen, niye 'orgazm
olmadım' diyeyim ki!' der…

Yurt sathında eğitim ortalamasının ilkokul 4. sınıf terk;
uzlaşma kültüründen ziyade şiddet yolunu tercih eden bir
kültüre sahip toplumuzun, bugün lâyık olduğu zannedilen
yöneticilerine, daha başka bir örnekleme yolu bulamadığımız için
üzgünüz ama sorunu ancak böyle anlatabileceğimize kanaat getirdim.

Anayasa'sında
'T.C. vatandaşı olan herkes TÜRK' tür!' ve yine (vatandaşlar
arasında) '(…) kimsenin dil, din, ırk, inanç v.s. özelliklerine
karışılmaz ve saygı duyulur!' diye yazacak ama uygulamada,
bunun tam tersini yapacaksınız, yani:

- Vatandaşlarınız arasında bir kısmının Alevi olduğu için,
onların ibadet evlerine, devletten maaş ödemeyecek hatta
onların ibadet farklılıklarına 'Hayır, siz farklı değilsiniz,
siz ancak bizim gibi ibadet ettiğiniz takdirde,
destek alabilirsiniz' diyeceksiniz…

- Vatandaşlarınız arasında bir kısmının, daha düne kadar 'Biz
Kürdüz' demesini 'hainlik (!)' olarak telakki edecek ve 'Hayır,
sen farklı değilsin, sen SEN değilsin, sen ancak BEN
olduğun takdirde, seni adam yerine koyarım; senin dilin bile
yok, senin kültürün yok, sen TÜRKSÜN!' diyeceksiniz…

- Vatandaşlarınız arasında bir kısmının, Gayri Müslim olmaları
veçhile, onların Kaymakam, Vali, Savcı, Hâkim,
Yüksek Yargı Kurum Üyeliklerinden herhangi birisi, subay,
polis, diplomat veya herhangi bir devlet memuru
hatta ve hatta Türkçe, Coğrafya, Yurttaşlık
ve Sosyoloji öğretmeni olmasını, Anayasa dışı bir kurum
olmasına karşın, resmen işleyen 'Azınlık Tâli Komisyonu'
denen kurumu iznine bağlayacak ve pratikte imkânsız kılacaksınız.

- Vatandaşlarınız arasında bir kısmının, Gayri Müslim olmaları
veçhile, kendi alın teriyle kazandıkları ve sadece ve sadece T.C.
vatandaşı çocukların eğitimi için çalışan vakıflara 'Yabancı
uyruklu T.C. vatandaşı' gibi, çağdaş dünya hukuk sisteminde
esamisi bile olmayan sıfatlarla 'Sen, benim gibi, Türk değilsin!'
diyeceksiniz….

- Daha hâlâ, bazı devlet memuriyetlerine giriş sınavına sadece
girebilmek yani salt 'aday'lık için bile 'Türk kültüründen
ve soyundan gelme ana ve babadan olma' gibi şartlar koyabileceksiniz…

- Vatandaşlarınız arasında bir kısmının (Gayrı Müslim) özel okullarında
'Müdür' sıfatını taşıyan kişileri, diğer tüm Milli Eğitim
Bakanlığı'na bağlı okullarda olan uygulamanın tersine 'Birinci
derecede Sicil Âmiri' kabul etmeyecek; salt devletin atadığı
ve adı resmen 'Türk (!) Müdür Başyardımcısı' olan
kişiyi muhatap kabul ederek o Müdür'ü rencide edecek; böylece
bu insanlara açıkça 'Sen, benim için Türk değilsin!' diyeceksiniz…

Daha listeyi uzatabileceğim bâriz örneklerle, bu güzel ülkemizde,
vatandaşlarınız arasında resmen ayırımcılık yaparak ve
üstelik mevcut Anayasa'ya göre bile 'ihlâl'ler uygulayarak,
askerliğini yapan, şehit olan, vergisini ödeyen,
yurt içi ve dışında, kişisel başarılarıyla ülke tanıtımı
ve kalkınmasına katkıda bulunan vatandaşlara 'Siz Türk
değilsiniz!' diyecek ve sonra da pişkinlikle 'Sen kendini
Türk hisset ve mutlu olduğunu beyan et!' diye buyuracak; dahası
beyan etmeyenleri de 'düşman!' ilân edeceksiniz…

***
Uzatmadan söyleyelim… o zaman, bu güzel ülkemiz, Türkiye Cumhuriyeti'nde,
gönül rahatlığıyla 'Ne mutlu Türk(iye Cumhuriyeti vatandaşı)üm!'
sözünü diyemeyen her vatandaşa karşı, bunu dedirtemeyen her
zat ve kurum, sorumludur!

