



Ana
Sayfa
Demokrasi
Dikkat Çekenler
Önce Demokrasi
AB Yolunda
Haklarımız
Savaşa Hayır
Sivil Toplum
Sivil Anayasa
Minidev'in Amacı
Kültür
K Dergisi
Kültür-Sanat
Çevre
Gey-Lezbiyen Kültürü
L.G.B.T.T Yazıları
Alternatif Tıp
Başucu Yazıları
Cinsel Yaşam
Doğan Cüceloğlu İle İletişim Dünyası
Farklı Renkler, Farklı Kültürler
Süryani Kültürü
Yahudi Kültürü
Ermeni Kültürü
Rum Kültürü
Diğer
Minidev'de yazmak ister misiniz?
Reklamlarınız İçin
İletişim
YAZARLAR
|


İstanbul'un çokrenkli kültür evreninde kendine özgü tonlarıyla varlığını
sürdüren Ermeni kültürünün en belirgin parçalarından bir mimari
ise, diğeri de kuşkusuz musikidir. Dindışı kültürlerini Müslümanlar
ve diğer azınlıklarla paylaşan Ermeniler, yüzlerce yıl dinsel kültürlerini
dış etkilere karşı korumaya çalışmışlardır. Böylece Ermeni besteciler
musiki etkinliklerini daha çok klasik Türk musikisi, 19. yy'ın ortalarından
sonra da klasik Batı musikisi kulvarında sürdürmüşlerdir. Dinsel
musikideki kapalılık ise yaklaşık 700 yıllık bir repertuvarın değişikliklere
uğramadan yaşamasını sağlamıştır. Ancak, Ermeni musikisinin klasik
Batı musikisi repertuvarı Türk musikisindekine oranla sınırlı kalır.

 |
Maral
Müzik ve Dans Topluluğu
|
İstanbul
dışında ise, hem Türk Musikisi, hem de geleneksel müzik türlerinde
eserler veren çok sayıda aşuğ (Aşık) ve bestekarın adı, ünlü araştırmacı
Kevork Pamukciyan'ın derlediği belgelerde zikredilmektedir. Ayrıca
Zilciyan gibi Ermeni kökenli ailelerin ve ustaların geleneksel yöntemlerle
ürettiği kimi enstrümanlar, halen dünya çapında tanınır ve kullanılır.

Dinsel Müzik
Ermeni Apostolik Kilisesi ilk dönemlerinde musikisini, alfabesini
ve ayin kitaplarını aldığı Süryaniler ve Yunanlılarla sıkı bir ilişki
kurdu. Ermeni kilisesinin bu bağımlılığı 5. yy'ın başlarında Surp
Mesrop Maştotz'un Ermeni alfabesini geliştirerek Süryanice ve Yunanca
yazılmış bir çok dinsel ve dindışı eserin çevirisini gerçekleştirmesiyle
sona erdi.

Bu değişimler, Ermeni dinsel musiki tarihini kabaca şu üç döneme
ayırır: 4-12. yy'lar arasında Süryani ve Yunan etkisi altındaki
birinci dönem; 12. yy'dan 19. yy'ın sonuna kadarki, Ermeni halk
musiki ile dinsel musikinin yakınlaştığı ve Ermeni liturji (ayin
düzeni) musikisinin son şeklini aldığı ikinci dönem; 20. yy'ın başından
günümüze kadarki, çoksesli musikinin kullanılmaya başlandığı üçüncü
dönem.

Ermeni kilise musikisinde "şaragan", "meğeti", "yerk", "dağ", "gandz"
gibi ilahi formlarının dışında "badarak" ve "dağavar" (büyük bayramlar)
gibi daha büyük çaplı formlar da kullanılır. Hıristiyanlığın temel
ibadet biçimlerinden biri olan ve "Hz. İsa'ının son akşam yemeği"nde
ekmek ile şarabı kendi bedeni ve kanı olarak havarilerine sunuşunu
anlatmak amacıyla düzenlenen komünyon ayini, Ermenice "badarak"
(kurban) diye adlandırılır. 20. yy'ın başına kadar Ermeni kiliselerinde,
"ana melodi" olarak adlandırılan bu badarak bestesi kullanılmışır.
Teksesli makamsal ve anonim bir beste olan "ana melodi"nin ilk kullanılmaya
başlandığı tarih kesin olarak bilinmiyor. Ancak son şeklini 12.
yy'da aldığına inanılıyor. Badarak ayini 20. yy'ın başından itibaren
çok sesli olarak icra edilmeye başlanmıştır. Badarak melodilerinin
manevi önemi ve sayıca çoğalması dolayısıyla İstanbul Patriklik
Ruhani Meclisi, düzenlediği Türkiye Ermeni Kilisesi Korolar Tüzüğü'nun
58. maddesiyle kilise korolarının aşağıdaki dokuz badarak melodisini
kullanmalarına izin vermiştir: 1-Ana melodi (Mayr Yeğanag), 2- Gomidas
melodisi, 3- Yegmalyan melodisi, 4- Çulhayan melodisi, 5- Çilingiryan
meodisi, 6- Bartevyan melodisi, 7- Manasyan melodisi, 8- Atmacıyon
melodisi, 9- Horenyan melodisi.

Ermeni kilisesi geleneksel musikisinde, Süryani ve Rum kiliselerinde
olduğu gibi başlıca sekiz makam kullanılmaktadır. Bunlar sırasıyla,
ayp tza, ayp gen, pen tza, pen gen, kim tza, kim gen, ta tza ve
ta gen adlarını alan makamlardır. Her makam 8 sesten oluşur. Her
makam dizisini bir bitiş -ya da başlangıç- (finalis) ve bir güçlü
(dominant) notası belirler. Bu sekiz makam, klasik Türk musikisinde
kullanılan heftgah, şedacem, hüseyni, acemaşiran, hicaz, saba, neva
ve uşşak makamlarına denk düşer.

Şaraganlar her hafta ya da her gün sırayla yarı makamlardan okunur.
Her yıl Paskalya günü birinci gün olarak kabul edilir ve şaraganlar
birinci sıradaki makamdan okunmaya başlanır.

20. yy'ın başından itibaren çoksesli olarak, Batı nota yazım sistemiyle
yazılmış badaraklar dışında kalan formların besteleri büyük ölçüde
kulaktan kulağa aktarılarak günümüze ulaşmıştır. Kim tarafından
ve hangi tarihte geliştirildiği bilinemeyen "Khaz" nota yazım sisteminin
en eski örneğine 9. yy'dan kalma elyazmalarında rastlanır. Bu sistemde
yaklaşık 26 işaretten başka Ermeni alfabesinin 12 ünsüzü de kullanılır.
Kesin ses yüksekliğini (pitch) göstermeyen Khaz nota yazım sistimi
makamsal sisteme göre belirlenmiş sınırlar içinde yorumda serbest
çeşitlemelere izin verir. Khaz nota yazım sistemi 16. yy'dan itibaren
daha karmaşık hale gelmiş ve sonunda kilise icraları için tam bir
bilmeceye dönüşmüştür. Venedik St. Lazzaro'daki Ermeni Mekhitarist
Manastırı 17. yy Vağarşabat geleneğine uygun Khaz nota yazım sistemini
kullanan tek yer olma özellliğini taşır. Çok karışık ve öğrenilmesi
güç olan eski sistem yerine seslerin ve sürelerin daha kesin işaretlerle
gösterildiği, daha anlaşılır yeni bir nota yazım sistemi için çalışmalara
başlayan Hampartzum Limoncuyan (1768-1839), 1813 dolaylarında kendi
adını verdiği nota yazım sistemini geliştirdi. Hamparsum sistemi
büyük ölçüde Khaz sistemindeki işaretlerden oluşmuştur. Ancak, bu
işaretlerin Hamparsum sistemindeki anlamları farklıdır. İki oktavlık
bir ses genişliği olan bu sistem, sesleri ve süreleri gösteren işaretlerle,
diyez, sus, tekrar ve ölçü işaretlerinden oluşur. Bu işaretler hecelerin
üzerine gelecek şekilde yerleştirilir. Hamparsum nota yazım sistemiyle
yalnız Ermeni musikisi değil, birçok Türk musikisi eseri de notaya
alınmış, böylece sayısız eser günümüze kadar ulaşabilmiştir. Eçmiyazdin
Başpatrikliği ile Kudüs Patrikliği'nde hala Hamparsum sistemi kullanılmaktadır.

Ermeni Apostolik Kilisesi'nde öteki Ortodoks kiliselerinden farklı
olarak insan sesinin yanısıra, varsa org veya armonyum da kullanılabilir.
Org ilk defa 20. yy'ın başında Gomidas Soğomonyan (1869-1935) tarafından
İstanbul'da kullanılmaya başlamış, daha sonra öbür kiliselere de
yayılmıştır.

Geçmişi Hıristiyanlık öncesine kadar uzanan zil, hem dinsel, hem
de dindışı musikide sıkça kullanılan bir vurma çalgıdır. Üç yüzyıldır
bu işle uğraşan Zilciyan ailesi zil yapımcılığının en büyük ustalarından
biridir. Org ve zil dışında yine öteki Ortadoks kiliselerinden farklı
olarak, meleklerin kanat seslerini simgeleyen ve kşotz adı verilen,
ucunda minik zillerin bulunduğu bir tür çalgıya da yer verilir.
 |
|
|
|

FARKLI RENKLER FARKLI KÜLTÜRLER

SÜRYANİ
KÜLTÜRÜ

YAHUDİ
KÜLTÜRÜ

RUM
KÜLTÜRÜ

ERMENİ
KÜLTÜRÜ

Ermenilerin
Kökeni

Bayramlar

Kiliseler

Kültür

Müzik

Yemekler

Aileler
ve
İnsanlar

Yazarlar

Merih
Akalın

Zehra Akdoğan

Cengiz Aktar

Uğur Alper

Orhan Bahçıvan

Dr. Arı Balcı

Rüstem Batum

Şabo Boyacı
 
Doğan Cüceloğlu

Şuayip Dağıstanlı

Dilek Dalaklı

Önal Demirci

Tuğrul Eryılmaz

Aynur Gedik

Dr. Mehmet Gürsel

Hakan Kuyucu

Sevin Okyay

Hakan Onum

Dr. Erhan Özer

Dr. Ender Saraç

Robert Schild

Cem Şen

Aykut Tankuter

Umur Talu

Anna Turay

Metin
Yahya Üster

Aret Vartanyan

Dr. Nesrin Yetkin

Erol
Yurderi
Servisler
YENI Okurdan

Bizi desteklemek
İster misiniz?

Yardım

E-posta

Favorilerinize
Ekleyin

miniDEV'i
Tavsiye Et

İletişim

miniDEV'i
Ana Sayfanız yapın
|