



Ana
Sayfa
Demokrasi
Dikkat Çekenler
Önce Demokrasi
AB Yolunda
Haklarımız
Savaşa Hayır
Sivil Toplum
Sivil Anayasa
Minidev'in Amacı
Kültür
K Dergisi
Kültür-Sanat
Çevre
Gey-Lezbiyen Kültürü
L.G.B.T.T Yazıları
Alternatif Tıp
Başucu Yazıları
Cinsel Yaşam
Doğan Cüceloğlu İle İletişim Dünyası
Farklı Renkler, Farklı Kültürler
Süryani Kültürü
Yahudi Kültürü
Ermeni Kültürü
Rum Kültürü
Diğer
Minidev'de yazmak ister misiniz?
Reklamlarınız İçin
İletişim
YAZARLAR |

Güncelleme:
08 / 09 / 2007
|
Fuat Dündar:
İttihatçıların bile dile getirmediği tez: Alevi Kürtlerin Ermeniliği
Radikal - Kürtlerin Kürt olmadığı konusunda çeşitli
iddialarda bulunan İttihatçılar bile Türk Tarih Kurumu Başkanı
Yusuf Halaçoğlu'nun yaptığını yapıp Alevi Kürtlerin Ermeni olduğu
iddiasında bulunmamıştı. Mekâna ve zamana göre değişen söylemlerin
bilimsellikle alakası yoktur?

Kürtlerin asimilasyonunu milliyetçiliklerinin kurucu öğesi olarak
hedefleyen İttihatçılar bile, Alevilerin Ermeni olduğu iddiasında
bulunmamışlardı. Aksine, o dönem bir kısım Ermeni ileri geleni,
Alevi, Yezidi ve diğer envai farklılıklara sahip Kürtlerin, Kürt
olmadıkları yönünde -farklı platformlarda ve farklı gerekçelerle-
iddialarda bulunmuşlarsa bile İttihatçı çevreden böyle bir iddia,
tavır olmamış idi. Temel kaygı, Kürtlerin nüfusunu Ermenilerden
az gösterip, toprak taleplerinde meşruiyetlerini artırmak olan
Ermeni ileri gelenlerine tipik bir örnek Boghos Nubar Paşa'dır.
Kendisinin Sevr Konferansı'na sunduğu '6 vilayet'in etnik istatistiklerinde,
göçebe Kürt ve yerleşik Kürt yanı sıra, Kızılbaş, Zaza ve Yezidi
gibi ayrı gruplar türetmiştir. Bu sayede, Hıristiyan nüfus yüzde
45.2 oranını tutturmuş, Müslüman nüfus ise yüzde 45.1'de çakılı
bırakılmıştır. Binde bir de olsa, Hıristiyanlar çoğunluk olmuştur!
Politik bir işlemle Ermeni ve Hıristiyanlar çoğunluk gösterilmeye
çalışılarak, toprak talepleri meşrulaştırılmaya çalışılmıştır.
Etnik istatistiğin bu derece, politik ellerde çarpıtılabileceğine
kuşkusuz bir sürü örnek verilebilir. Ancak bugünlerde oldukça
medyatize olan bir vaka buna güncel bir örnek olarak verilebilir.

HALAÇOĞLU'NUN AÇIKLAMASI
Türkiye'de bugün, neo-ittihatçılar desek de, İttihatçı'lardan
daha geri iddialarda bulunan bir kesim vardır. Talat Paşa'nın
defterindeki verileri bile inkâr edecek derecede görüşler öne
süren bu çevrede böylesi bir eğilim hep vardır. Şimdi de, Kürt
nüfusunu olduğundan az göstermenin bir yolu olarak bu neo-ittihatçılar;
Kürtlerin Ermeni veya Yahudi olduğunu ileri sürmektedirler. Halaçoğlu'nun
son açıklaması da bunun tipik bir örneğidir. Üstelik kendisi 'Kürt
Alevilerinin Ermeniliği' lafıyla bir taşla iki kuş vurmak istemiştir.
Hem Kürtlerin sayısını düşük göstermek ve hem de 1915 katliamlarının
olmadığını, yok olan Ermenilerin aslında Alevileştiğini demeye
getirmiştir. Üstelik kendisi, elinde 100 bine yakın Ermeni dönmesinin
isim isim listesinin olduğunu ama bunları açıklamayacağını dile
getirmiştir. Neden olarak da moral değerleri göstermeye çalışmıştır.
Ömrünü Ermeni katliamlarının olmadığını 'belgelemekle' geçirmiş
bir kişinin; böyle bir 'sözde' belgeyi kronometre hızında yayımlamaktan
geri kalmayacağından ve böylesi bir yayının İngilizcesinin de,
ışık hızında Amerika'ya ve Avrupa'ya 'efkâr-ı umumiye'yi bilgilendirmek
amacıyla gönderilmeyeceğinden kimsenin kuşkusu olmasın. Çünkü
elinde ihtidalarla ilgili kayıtlar vardır ama bunların sayısı
hiçbir şekilde 100 bin civarında değildir.

Yani 100 bini gösterecek bir belge olmadığı için yayımlamamaktadır.
Yok, elinde bu sayıya tekabül eden belgeler varsa bunun, hangi
arşivde kayıtlı bulunduğunu kamuoyuna açıklaması gerekir. Yoksa
dedikleri hep 'sözde bilimsel' kalacaktır.

ELLE TUTULABİLİR TEK ŞEY
Buna rağmen, dediklerinden elle tutulabilir olan şey ihtida meselesidir.
Tehcir ve katliamdan kurtulmak için Ermenilerin ihtidalarına bu
vesileyle değinmek gerekir. 1915 yazı, 'bila istisna tüm Ermenilerin'
tehcir emri ile birlikte kitlesel bir ihtida başvurusu olur. Çünkü,
Ermeniler için ölüme gidiş olan hicretten, her ne pahasına muaf
tutulmak ve hayatta kalmanın biricik yolu ihtida idi. İhtida talepleri
kitlesel olarak ortaya çıktığında Talat Paşa, ihtida edenlerin
tehcirden muaf tutulmalarını ve bulundukları vilayet ve sancak
sınırları içinde dağıtılmalarını emreder. Ancak sadece üç hafta
sonra, ihtida taleplerinin ciddi bir nüfusa tekabül etmesiyle,
ihtida etseler dahi tehcirden muaf tutulmamalarını emreder. Bir
süre sonra da ihtida başvurularının kabul edilmemesini, çünkü
bu tarz başvuruların 'aldatıcı ve geçici' olduğunu ifade eder.

Sadece, Anadolu'da kalmasına izin verilen (asker, memur, zanaatkâr
Ermeni) ailelerinin ihtida başvurularının kabul edilmesi gerektiğini
emreder. Ancak, taşradan gelen talep fazladır. Merkezin kesin
emrine rağmen vali ve kaymakamlar ihtida başvurularını (iyi ya
da kötü amaçla) kabul etmeye devam ederler. Bunun üzerine Talat
Paşa bir ihtida talimatnamesi hazırlayarak, tehcirden muaf tutulanlarla
merkezin emri ile yerlerinde bırakılanlar dışında hiçbir ihtidanın
kabul edilmemesini kesin bir biçime kavuşturur. Tek bir yol kalır,
o da evlenmeleridir. İttihatçılar, sadece evlenmek şartıyla ihtida
taleplerinin kabul edileceğini emreder. Yani, aslında bu emirle
sadece Müslüman erkeklerle evlenen Ermeni kadınlarının ihtidalarının
kabul edilebileceğini belirlemiş olur.

İttihatçılar Anadolu'yu İslamlaştırır ve Türkleştirirken, etnisite
operasyonu sırasında, sık sık bölgesel ya da genel nüfus sayımlarına
başvururlar. Sayımlar uygun bir etnik kompozisyon oluşturmak için
eldeki en güvenilir araçtır; matematik kesinliğine bir operasyon
söz konusudur. Aynı şekilde İttihaçılar; ihtidaları hedefleyen
bir dizi nüfus sayımı yaptırırlar. Özellikle 1915 sonbaharı neredeyse
Anadolu Ermenilerinin büyük bir kısmı tehcir edildikten sonra,
Talat Paşa, Ermeni ihtidalarının peşine düşer. Neredeyse ayda
bir ihtida nüfusunun merkeze bildirilmesi taşradaki istatistikçilerden
istenir. Değil sadece nüfusları, aslında tek tek aile reisleri
ve aile nüfusu, yaşadıkları mahalle ve kapı numaralarının kayıt
altına alınması emredilir.

İHTİDA EDEN DE AYRILAMADI
İhtida etseler dahi ikamet ettikleri yerden ayrılmaları yasaklanmıştır.
Müslüman hüviyeti ile kolayca hareket ettikleri için, Talat Paşa,
kendilerine verilmiş nüfus tezkerelerinin arkasına şehir, mahalle
isimleri yazılması ve bunların da polis ve jandarma tarafından
dikkate alınması için uyarılır. Özel bir işaret dikkat çekebilir,
bu yüzden, hüviyetlerinin arkasına yazılan şehir ve mahalle isimlerinin
polis ve jandarmaca özel bir muameleye tabi tutulmaları sağlanmış
olur. Böylece Ermeni muhtedilerinin takipleri kolaylaştırılmış
olur.

Diğer yandan, kayıtlara geçmemiş ihtidalar hakkında bir nüfus
tahmini yapmak zor olsa da, kayıt altına alınmış muhtedilerin
listesinin dönemin Adliye ve Mezâhib Nezâreti'nde bulunmaktadır.
Bu konuyu çalışmak isteyenlerin, bu bakanlığın bu listelerine
herhalde en kestirmeden ulaşabilirler. Ama öncelikle bu bakanlığın
1915-1917 kayıtlarının açılması gerekir. Belki de Halaçoğlu'nun
elindeki belgeler bu açılmamış kataloğdaki belgelerdir.

Belirtilmesi gereken en önemli nokta, ihtidaların bırakın köy
ve mahalle halinde kabul edilmesi, aile halinde bile kabul edilmesi
mümkün değildi. Ancak, farklı mezheplerdeki ve isyan halinde olan
çeşitli Kürt bölgelerine sığınan Ermenilerin, gruplar halinde
yaşamaları mümkün idi. Bu gibi bölgelerin en önemlisi Dersim ve
Sincar Kürt bölgeleri idi. Ancak bugüne dek, 1919 dönemi başta
olmak üzere, Ermenilerin çok büyük bir kesimi zaten bölgeden ayrılmışlardır.
Dediğimiz gibi bir köyün topluca ihtida etmesi ve Alevileşmesi
yukarıda sayılan bölgelere sığınma dışında mümkün değildi. Çünkü
tehcir için görevlendirilmiş kişi, o köyün sakinlerinin kendi
keyfi beyanatlarına bakarak onların kimliklerini belirlemiyordu.

Bir köyün Ermeni ya da Kürt-Alevi olduğu önceden belli idi, nüfus
dairesinde kayıtlı idi.

Yani, bir Ermeni köyünün Aleviyim demesi ile tehcirden kurtulması
mümkün değildi. Ancak bir ihtimal var ki, kayıtlara geçmemiş bazı
Ermeni köyleri olabilir, ama bunların da içerdikleri kilise ve
benzeri ayırt edici sembollerle, civar köylerin istihbaratı ile
kendilerinin Ermeni olmadıklarını söylemeleri çok zayıf bir ihtimaldir.
Özetlersek, bir belgeden büyük bir genelleme yapmak, bazen 100
binden bahsetmek ve bazen de Kürt Alevilerin Ermeni olduğundan
bahsetmek; yani mekâna ve zamana göre değişen söylemlerin 'bilimsellikle'
alakası yoktur.

Not:
Makale yazar Fuat Dündar'ın İletişim Yayınları adına yürüttüğü
'İttihat Terakki'nin Etnisite Mühendisliği ve Anadolu'nun Türkleştirilmesi'
başlıklı çalışmasında belgelendirilecektir.
|
|

FARKLI RENKLER FARKLI KÜLTÜRLER

SÜRYANİ
KÜLTÜRÜ

ERMENİ
KÜLTÜRÜ

YAHUDİ
KÜLTÜRÜ

RUM
KÜLTÜRÜ

Tarihçe

Bayramlar
ve
Özel Günler

Büyükada
Rum
Yetimhanesi

İoannis
Papadopulos

Rum
Ortodoks
Patrikhanesi

Rum
Cemaatleri

Rum
Okulları

Rumca
Basın

Yazarlar

Merih
Akalın

Zehra Akdoğan

Cengiz Aktar

Uğur Alper

Orhan Bahçıvan

Dr. Arı Balcı

Rüstem Batum

Şabo Boyacı
 
Doğan Cüceloğlu

Şuayip Dağıstanlı

Dilek Dalaklı

Önal Demirci

Tuğrul Eryılmaz

Aynur Gedik

Dr. Mehmet Gürsel

Hakan Kuyucu

Sevin Okyay

Hakan Onum

Dr. Erhan Özer

Dr. Ender Saraç

Robert Schild

Cem Şen

Aykut Tankuter

Umur Talu

Anna Turay

Metin
Yahya Üster

Aret Vartanyan

Dr. Nesrin Yetkin

Erol
Yurderi
Servisler
YENI Okurdan

Bizi desteklemek
İster misiniz?

Yardım

E-posta

Favorilerinize
Ekleyin

miniDEV'i
Tavsiye Et

İletişim

miniDEV'i
Ana Sayfanız yapın
|