
Sevgililer günü geliyor... Rengarenk kocaman kalpler, kedicikler,
ayıcıklar, peluş oyuncaklar, kırmızı kalpler, daha neler neler...
Romantik yemekler, 13 Şubat'a göre 5 katı fiyatla satılacak olan
kırmızı güller, ortalıkta oradan oraya dağılıp boşlukta yol alacak
milyonlarca "seni seviyorum" tümcesi...

İsterseniz para tuzağı deyin, isterseniz 14 Şubat'ın diğer günlerden
farkı ne deyin. Ya da bu iş bir günle olacak iş mi deyip ahkam
kesin... 14 Şubat yaşanıyor, yaşanacak ve yaşanması da gerek...

En azından şöyle düşünelim. 20 yıllık bir evli çift. Tüketilen
aşk, saygı, olağanlaşan ve de durağanlaşan birliktelik. Kim bilir
belki adam her yerde gözüne çarpan, burnuna sokulan duyurulardan
esinlenecek, bir anlık heves olacak ve evdeki eşine yıllar sonra
bir kırmızı gül alacak.

Belki genç bir liseli aşık, cebindeki üç beş kuruş bozuk parasıyla
el işi hediyelik eşyalar satan bir dükkana girecek. Belki birkaç
defa gidip gelecek, karar veremeyecek, en sonunda henüz sevgili
gibi sevgili olamadığı romantik aşkına küçük bir hediye alacak.
Hediyeyi vereceği 14 Şubat tarihine kadar da heyecanla bekleyecek.
Belki de 14 Şubat gibi bir bahane olmazsa, asla cesaret edemeyecek.

Belki zar zor geçinen bir çift lüks otellerde özel bir yemeğe
gidemeyecek, güzel hediyeler alamayacak ama 14 Şubat'ın rüzgarında
bir sahil kahvesinde çay içip, "seni seviyorum" diyerek sımsıkı
sarılacak. Bir kez daha sevgilerinin gücünü anlayacak.

Belki 80'lik dayı, 70'lik eşine bahçeden koparttığı bir papatyayı
verecek.

O kadar çok enstantane yaşanacak ki... Varsın gereksiz deyin,
varsın para tuzağı. En azından sevgi ve ifadesi, bir şekilde kapıdan
pencereden girecek. Hatta, ana haber bültenleri bile siyasal maratonun,
patlayan bombaların arasında kırmızı kalplerin yer aldığı bir
haber girecek. Askerde, kahvede, işte milyonlarca insan bir anda
sevgi sözcüklerini, birkaç güzel kareyi, kırmızı kalpleri ekranda
görecek. Sevgiyi ve paylaşmayı unutan binlercesi, bir şeyleri
anımsayacak.

Sevgilisi olmayanlar için ne mi olacak? Neden sevgili deyince
sadece aşk, romantizm, kadın erkek düşünüyoruz ki? En iyi arkadaşınız,
dostunuz da sevgiyi paylaştığımız insanlar değil mi? Önemli olan
sevdiklerimizi şaşırtmak. Annemize sevgilier gününde gül alamaz
mıyız? Küçük bir kız çocuğu babasına bir gül alacak belki... Mustafa
en iyi arkadaşı Ahmet'e bir kutu çikolata alacak. Gülmeyin, şaşırmayın.
Sevgi ne zamanla, ne mekanla ne de fiziksel kalıplarla sınırlı.

14 Şubat, kollarımızı iki yana açıp, bir kez daha "sevgi"nin gücü
önünde eğilmek, bize gerçek mutluluğu getirecek, yaşamı anlamlı
kılacak tek gerçek olan "sevgi"ye yüreğimizde yer açmak ve doya
doya bu gücü paylaşmak için bir fırsat. Bu fırsatı kullanıp, kullanmamak
ise bizlerin elinde.




