
Mülkiyet
nedir?
Artık "eski" diyeceğimiz Medeni Kanun 'un 887. maddesindeki tanıma
göre:
'' Bir şey üzerinde fiilen tasarruf sahibi olan kimse, o şeyin zilyedidir.''

Görüldüğü gibi zilyedlik fiili bir durum; menkul ya da gayrimenkul
bir eşya üzerinde bir tür egemenlik durumudur. Bir şeyi böyle bir
egemenlik alanı içinde bulunduran kimse de o şeyin zilyedi sayılmaktadır.

Ne var ki, zilyedliği mülkiyetle kanştırmamak gerekiyor.
Mülkiyet de bir nesne üzerinde bir tür egemenlik hakkı yaratır.
Ancak mülkiyet bir haktır; sahibine o malı kullanma,
ürünlerinden yararlanma ve tüketme yetkilerini verir.

Zilyedlik durumunda zilyed (olan kişi) bir malın sadece kanunda
gösterilen şekil ve koşullarla müdafaa yetkilerine sahiptir.

Zilyedlik esas olarak menkul mallar açısından önemlidir.
Medeni Kanun'un 898. maddesi şöyle der:
''Menkul bir şeyin zilyedi onun maliki addolunur.''

Örneğin hırsız bir evden çaldığı malların zilyedidir. Malların sahibi
bunları kendi başına hırsızdan almaya kalkışırsa, hırsız da zilyedliği
koruma haklarından yararlanma yoluna gidebilir. Ancak tabii ki malın
maliki, hırsıza karşı eski zilyetliğini ve hakkını koruma davaları
her zaman açabilir. Davada menkullerin kendisine ait olduğunu ispat
ettiği an, mallar malike iade edilir.

Aynı şekilde, ayrılmakta olan bir çiftten biri evin kapısına kamyonu
dayayıp evdeki bütün eşyaları alıp götürdüğünde malların zilyedi,
dolayısıyla da maliki sayılır. Diğer taraf dava açıp malların kendisine
ait olduğunu fatura vs. belgelerle ispat edemedikçe giden gider.
Onun için siz siz olun menkulleriniz üzerinden elinizi gözünüzü
ayırmayın.

Zilyedlikle ilgili Bazı Sorular
Soru: Başkasının malına haksız olarak zilyed olan kişiye
karşı gerçek mal sahibinin ne gibi hakları vardır?
Cevap: Medeni Kanun'da haksız zilyedin hak sahibine karşı
sorumluluğu, haksız zilyedin iyi ya da kötü niyetli olmasına göre
düzenlenmiş. İyi niyetli (hüsnüniyetli) haksız zilyed, kendisinin
sahip olduğunu sandığı bir hakka dayanarak başkasının malına zilyed
olandır. Bu kişiler malı geri vermekle yükümlüdür. Ancak bu yüzden
tazminat ödemek zorunda değildir; aynı şekilde malın kaybından,
telef olmasından veya hasara uğramasından da sorumlu tutulmaz. İyi
niyetli zilyed, mal için yapmış olduğu zorunlu ve yararlı giderleri,
gerçek hak sahibinden tazmin talebinde bulunma ve bu tazminat ödeninceye
kadar malı alıkoyma hakkına sahiptir. Bu arada zilyedin elde ettiği
ürünler, yaptığı giderler nedeniyle elde ettiği alacaklanna mahsup
ediliyor.

Kötü
niyetli (suiniyetli) haksız zilyed, malı elde ederken, bunu geri
vermesi gerektiğini bilen ya da bilmesi gereken zilyeddir. Kötü
niyetli zilyed, geri vermekle yükümlü olduğu malı haksız alıkoymuş
olması yüzünden, hak sahibine vermiş olduğu zararlar; elde ettiği
veya elde etmeyi ihmal ettiği ürünler ve malı kullanma suretiyle
sağladığı yararlar karşılığında tazminat ödemek zorundadır.

Soru:
Gayrimenkul mülkiyeti zilyedlik esasına dayanılarak kazanılabilir
mi?
Cevap: Bir gayrimenkulü belli sürelerle elinde bulunduran
(zilyed) kişiler zaman aşımıyla mülkiyeti kazanabilir. Yasalara
göre bu iki şekilde gerçekleşebiliyor:
Adi (alelade) kazandırıcı zaman aşımı (Medeni Kanun, Madde
638): Haklı bir neden olmaksızın tapu sicilinde kendi adına yolsuz
bir tescille malik sıfatını kazanan zilyed, bu gayrimenkulü 10 yıl
müddetle, nizasız (çekişmesiz) ve fasılasız (araya zaman girmeksizin)
olarak ve iyi niyetle elinde bulundurduğu takdirde mülkiyeti kazanmış
sayılır. Bu durumda asıl hak sahibinin hakkı sona erer.

Olağanüstü (fevkalade) kazandırıcı zaman aşımı (Medeni
Kanun, Madde 639): Tapu sicilinde kayıtlı olmayan bir gayrimenkulü
nizasız (çekişmesiz) ve fasılasız (araya zaman girmeksizin) olarak
20 yıl süreyle malik sıfatını taşıyarak elinde bulunduran kimse
o gayrimenkulün kendi mülkü olarak tescil edilmesini talep etmeye
hak kazanır.
|