
Mülkiyet
nedir?
Atasözümüz, "Mal insana hem dost hem düşmandır" der. Hukuk açısından
bakıldığında da bu sözün geçerli olduğunu kolayca söyleyebiliriz.

Mülkiyet bir eşyaya sahip olmak demektir. Eğer bir mala ''malik''
iseniz, yani o malın ''mülkiyeti'' sizde ise, o malı kanunun çizdiği
sınırlar içerisinde kalmak koşuluyla dilediğiniz gibi ''tasarruf''
edebiliyorsunuz. Tasarruf etmek, o şeyi nasıl isterseniz
öyle kullanmanız anlamına gelır. Malik, sahibi olduğu şeyi
-hukuktaki yasaklara uymak koşuluyla- yok bile edebilir. Kısacası
mülkiyet bir mal üzerinde en geniş yetkileri doğuran haktır ve bu
o malı;
* kullanmayı,
* ürünlerinden faydalanmayı,
* tüketmeyi
içerir.

Kullanma ile kastedilen, o maldan dilediğiniz gibi yararlanmaktır.
Bir eviniz varsa, ister orada kendiniz yaşar, ister kiraya verir,
ister ücretsiz olarak çocuklarınızı oturtabilirsiniz. Diyelim ki,
üzerinde meyve ağaçları olan bir araziniz var, bu ağaçların meyvelerini
(ürünlerini) dilerseniz kendiniz yer, dilerseniz satar, dilerseniz
ikram edersiniz.

Malik olduğunuz malı herhangi bir yolla elinizden çıkartmaya tüketme
yetkisi deniyor. Örneğin bir buzdolabı fabrikanız varsa, bu
fabrikayı ister daha da modernleştirebilir, ister depoya dönüştürebilir,
ister bir başkasına kiralayabilir ya da isterseniz yıkıp park yapabilirsiniz.

Kısaca hatırlayalım:
- Mülkünüz menkul ise, bir yerden başka bir yere taşınabilir.
Yer değiştirmenin (örneğin hayvanlarda olduğu gibi) nesnelerin kendi
hareketinin sonucu olarak gerçekleşmesi menkul sayılmak bakımından
bir fark yaratmıyor. İnek ve koyunlarınız da, otomobiliniz de, evinizdeki
eşyalar da hukuken ''menkul'' mallardır. Hukuk mevzuatımıza
göre, gayrimenkul sayılan mallar şunlardır:
* Arazi
* Madenler
* Tapu siciline kayıtlı haklar
* Kat Mülkiyeti Kanunu'na göre mevcut ''bağımsız'' bölümler.
- Mülkiyet hakkı, menkul ya da gayrimenkul olsun, sadece mallar
üzerinde bulunuyor.
- Mülkiyet hakkına bir tek kişi sahip ise, bu münferit (tek,
bağımsız) mülkiyettir.
- Aynı mal üzerinde birden fazla kişinin mülkiyet hakkı varsa, ortak
mülkiyet söz konusudur. Ortak mülkiyet de ya ''müşterek mülkiyet''
ya da ''iştirak halinde mülkiyet'' şeklinde olur.

- Müşterek mülkiyette, müşterek maliklerin her birinin hakkın
konusunu oluşturan mal üzerindeki hisseleri hukuksal olarak bellidir,
ancak söz konusu mal fiilen paylara bölünmemiş durumdadır. Ömeğin
iki kardeş ortaklaşa, yan yanya bir ev almışlarsa, bu durum söz
konusudur ve payları birbirine eşittir. Yani her biri evin ½ payının
malikidir. Bu ½ payı istedikleri gibi kullanabilir, ürünlerinden
½ oranında yararlanabilir, ½'lik paylarını isterlerse bir üçüncü
şahsa satabilirler.

-İştirak halindeki mülkiyette ise, her ortak malikin hakkı,
söz konusu malın tamamı üzerine yayılmıştır. İştirak hakkı devam
ettiği sürece ortaklar tek başlarına malın bir bölümüne ya da tümüne
tasarrufta bulunamaz. Bu tür mülkiyet ya kanundan ya da sözleşmeden
doğar. Kanundan kaynaklanan iştirak halinde mülkiyetin en tipik
örneği, mirasçıların tereke üzerindeki yetkileridir. (Miras bölümünde
değineceğiz) Eğer bir şirket sözleşmesinde ortaklar mülkiyetin iştirak
halinde olacağına karar vermişlerse, burada da sözleşmeden doğan
iştirak halinde mülkiyet söz konusudur.

Gayrimenkul
söz konusu olduğunda, müşterek mülkiyet sahibi her paydaş o gayrimenkulün
belli bir bölümünde değil ve fakat tamamında hissesi kadar bir hakka
sahiptir. Bu payı devreden malik, gayrimenkulün belli bir bölümünü
değil, itibari bir hissesini devreder. Müşterek mülkiyete konu gayrimenkulde
payını devreden malik dışındaki paydaşlara kanun ''şuf'a
(ön alım) hakkı'' tanımış. Ve bu hak ancak payın üçüncü şahıslara
satışı halinde kullanılabilir. Yani, kardeşinizle yarı yarıya bir
eviniz varsa ve kardeşiniz hissesini bir üçüncü kişiye satmak isterse,
ön alım hakkınızı ileri sürerek bu satışa engel olabilirsiniz.
|