
Toplum
içinde çeşitli insan ve grupların huzur içinde yan yana yaşayabilmesi
için, herhangi bir dine ve inanca sahip kişilerin bunun gereklerini
yerine getirme özgürlüğüne sahip olmaları gerekir, ancak bizimle
aynı inancı paylaşmayanların günlük yaşamlarını diledikleri gibi
sürdürme hakkına sahip olduğunu da kabul etmemiz şarttır.

Anayasamızın birinci maddesinde Cumhuriyet'in aynı zamanda "laik"
olduğu belirtiliyor. "Laiklik" kavramı 1937'den beri anayasal
bir ilke olarak Türk hukuk sisteminde mevcuttur. Laiklik;
ne kendine özgü kutsal bir şeydir, ne vicdansızlıktır, ne de bir
kutuplaşma konusudur.

Laiklik, siyasal iktidarla din arasındaki ilişkilerin belli
kurallara göre biçimlenme şeklidir. Laik bir devlette iki temel
unsur gerçekleşmiştir:
1- Devletin temel yapısı herhangi bir dinin inanç sistemi
ve görüşlerine göre biçimlenmez.
2- Dinsel görüşler arasında ayrım yapılmaz ve kişisel inanç
sistemleri devletin güvencesi altındadır.




ANAYASA'DAN...

Herkes
vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. 14. madde
hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî ayin ve törenler
serbesttir. Kimse ibadete, dinî ayin ve törenlere katılmaya,
dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz, dinî inanç
ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz. Din ve ahlak
eğitimi ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır.
Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve orta öğretim kurumlarında
okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki
din eğitim ve öğretimi ancak kişilerin kendi isteğine ve küçüklerin
de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır. Kimse Devletin sosyal,
ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa,
din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut
nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dinî veya
din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar
edemez ve kötüye kullanamaz.
Madde
24
|
 |
Bunları
biliyor musunuz?

Dinsel inançlarımıza ve ibadet özgürlüğümüze karşı bir takım fiillerde
bulunulursa, devlet buna müdahale eder.
Türk
Ceza Kanunu'nun 175, 176 ve 177. Maddeleri "Din Hürriyetine Karşı
Cürümler"i düzenler.
Dinî
işlerin ya da ibadet ve ayinin yapılmasına engel olanlar ve ihlâl
edenler; dinlerden birini tahkir maksadıyla bu dinlerce kutsal sayılan
mabetleri, mezarları, buna benzer yerleri ve bu yerlerdeki eşyayı
yıkan, bozan ve zarar verenler; ibadethanelerdeki mevcut süslemeleri
ve eserleri tahrip edenler çeşitli para cezalarına çarptırılır.
İbadethaneleri her ne suretle olursa olsun kirletmek ise üç aydan
bir yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Ülkemizde yaşayanların
büyük bir çoğunluğu İslam dinine inanır. Ancak hukuk sistemimizde
Müslüman olmayanların da hakları korunmuştur.
Lozan
Antlaşması'nın 38. maddesi Türkiye'de oturan herkesin, her inancın,
her dinin, her mezhebin kendi inanç sistemine göre serbestçe ibadet
etmesini sağlar.
Lozan
Antlaşması'nın 37, 39, 40 ve 42. maddeleri dinsel eşitlik açısından
ibadet, mabet tesis etme gibi hakları tanır.
Bu
sayfalara katkılarından dolayı Doç. Dr. İştar Gözaydın'a, Behiç
Ak'a ve Helsinki Yurttaşlar Derneği'ne teşekkür ederiz.
|