
Çevre
Kanunu/Kirletenin Sorumluluğu
Global kirlenmeyle karşı karşıya kaldığımız bugünlerde tüm dünya
çevre üzerine konuşurken, çevremiz üzerinde ne kadar hakkımız olduğunu
biliyor musunuz?

Yasada çevre kirliliğinin tanımı şöyle: Havada, suda ve toprakta
meydana gelen olumsuz bir gelişme var ve ekolojik denge bozulmuş,
hem de yapılan etkinlik sonucu ortaya koku, (gürültü) ve atıklar
çıkıyor ve çevrede 'arzu edilmeyen sonuçlar' doğuyor ise Çevre
Kanunu'nun 3. Maddesi bir çevre kirliliğinin mevcut olduğunu
söyler.

Yasa çevre kirliliği varsa öncelikle önemli olan kirletenin saptanmasıdır
der.

"Kirlenmenin önlenmesi, sınırlandırılması ve mücadele için
yapılacak harcamaların kirleten tarafindan karşılanması esastır.
Kirleten kirlenmeyi durdurmak, gidermek ve azaltmak için gerekli
önlemleri almaması veya bu önlemlerin yetkili makamlarca doğrudan
alınması nedeniyle kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan gerekli
harcamalar…. kirletenden tahsil edilir."
(Çevre Kanunu, madde 3/f)

Herhangi bir noktaya çevreyi kirletecek bir yapı kuranlar,
fabrika gibi, arıtma tesisini de kurmak zorunda.
Aksi takdirde, Çevre Kanunu'nun 11. maddesi kirletici kuruluşun
çalıştırılamayacağını söylüyor. Bu tesislerin kurulmaması halinde
işletme izni alınamaz, alınmış olsa bile yasaya aykırı davranıldığı
için etkinliğinin her an durdurulma ihtimali vardır.
(Çevre Kanunu. Madde 15)

Kanunlar hepimize ait çevrenin kirletilmemesi için gerekli
önlemleri almıştır.

Bunları
biliyor musunuz?
"Kirletenin, meydana gelen zararlardan ötürü genel hükme göre tazminat
sorumluluğu saklıdır" (Çevre Kanunu, madde 28/2)

Kanunlar ne diyor?

Çevre Kanunu, madde 28/1, "çevreyi kirletenler ve çevreye
zarar verenler sebep oldukları kirlenme ve bozulmadan doğan zararlardan
dolayı kusur şartı aranmaksızın sorumludurlar" der.

Çevre Kanunu, madde 30 ise "çevreyi kirleten veya bazen
faaliyetten zarar gören veya haberdar olan gerçek veya tüzel kişiler
idari makamlara başvurarak bu faaliyetin durdurulmasını isteyebilirler"
der.
|