
GLK
Editörü'nden...

Bu Bir Yaşam Tarzı Değil, Yaşamın
Ta Kendisi!

"Yaşam tarzı" sözcüğü aslında bir şeylerin alternatifi.
Biraz da çözümsüzlükten düşünülüp icat edilmiş bir tamlama.
Eşcinselliğin bilimsel olarak hastalık sınıfından çıkarılmasından
sonra eşcinsellikten bahsedilirken hangi kategoride geçmesi
gerektiği konusunda bir bocalama yaşanmış. Cinsel tercih
kullanılır olmuş ama eşcinselliğin bir tercih değil yönelim
olduğu, sonradan kazanılmadığı gibi çoğunluğun kabul ettiği
veriler ışığında bu üst kategori "cinsel yönelim" olarak
değiştirilmiş.

Ancak sosyal alanda daha "light" bir sözcüğe de ihtiyaç duyulmuş
bana kalırsa. Çünkü cinsel yönelim içinde yoğun yatak
odası çağrışımları barındırıyor. Bence sakıncası yok ama eşcinsellerin
hep varolmuş "cinsellikle anılmaktan duydukları rahatsızlık"
sonucu "yaşam tarzı" daha tercih edilir bir sözcük haline
gelmiş. Zaten eşcinsellik dışarıdan bakıldığında, aslında sadece
"görünür" olan eşcinsellerin sürdürdüğü bir "ortak alışkanlıklar
dizisi"ni de beraberinde getiriyor. Belli marka kıyafetler,
parfümler, mekanlar, dergiler, vs. vs. (Bu tabii eşcinselliğin kapitalist
düzende nasıl bir sömürü haline gelebildiği konusunda ayrı
bir tartışma.)

Gelin görün ki herhangi bir anket ya da formda "ağır" cinsel
yönelim sözünü kullanmamak için "yaşam tarzı" seçeneği
altında heteroseksüel, lezbiyen, gey ya da "rather not say"
(söylemeyi tercih etmiyorum) yer alsa da, ben hiç "heteroseksüel
yaşam tarzı"ndan bahsedildiğini duymadım. Yani bu yaşam tarzı
lafı aslında eşcinsellik iması için kullanılıyor.

Şöyle ifadeleri de duymuşunuzdur: "Farklı yaşam tarzlarına saygı".
Bu şifreli sözcükler grubu aslında eşcinsellerin rahat
bırakılması anlamına geliyor. Birçok kurum ve hatta
bazen yasa eşcinsellik konusunu "yaşam tarzı" lafıyla ifade
ediyor. Kısacası yaşam tarzı demek aslında cinsel yönelim
demek. Ama komiktir ki sadece eşcinselliğin üst
kategorisi olarak kullanılıyor.

Yukarıda yazdıklarım biz zavallı 3. dünya ülkesi eşcinselleri
için çok yakın bir tartışma değil aslına bakarsanız. Hepsi Avrupa
ve Amerika için geçerli. Ama bizde de, özellikle İstanbul'da bu
batılı eşcinsel hayatı sıkı sıkıya takip eden arkadaşlar
var. Ama yaşam tarzı ifadesini sözlük anlamıyla değerlendirmeye
kalkınca "benim bu tarz bir yaşamım yok, yoksa ben eşcinsel değil
miyim" şakasını yapıyorlar. Gizliden gizliye, sürüye
uymayıp, hoşlanılmayan ortalama eşcinsel imajından da farklı
olduklarını sokuşturuveriyorlar.

Eşcinsel hareketin düşünsel yapıtaşlarından biri "çeşitlilik"
fikridir. Eşcinseller toplum içinde nasıl bir renkse, eşcinsel
topluluk da kendi içinde sayısız rengi barındırır. Yani bize
diretilen egemen yaşam tarzının (gece hayatı, spor salonları,
markalar) dışında bir yaşam süren de
(hatta daha fazla) eşcinsel var. Zaten oralarda herkes bunun farkında,
bu "yaşam tarzı" lafına kimse takmıyor ve herkes kendi hayatını
yaşıyor, kendine özgü bir "yaşam tarzı" geliştiriyor. Bir
yandan da eşcinselliğinin "yaşam tarzı" kategorisinde değerlendirilmesinin
"cinsel yönelim"e göre daha katlanılabilir olduğunu düşünüyor.
Tabii ki ideal olan bir gün cinsel yönelimin hatta cinsiyetin herhangi
bir yerde bildirilmesine gerek kalmaması...

Eşcinsellere yönelik ürün ve reklamlara çok sıcak bakmasam da bir
gey dergisinde gördüğüm viski ilanının sloganı, her şeyi çok güzel
özetliyor:
THIS IS NOT A LIFE STYLE...
IT IS LIFE! (Meali başlıkta)!


Neşeli kalın.

Uğur ALPER


Diğer yazıları için tıklayın
|