
GLK
Editörü'nden... Güncelleme:
05.
02. 2002

Kayıtlara Geçiniz Lütfen

80'den beri bu ülkede yaşadıklarımız aslında tarihin
çok önemli bir parçasını oluşturuyor. Yüzyıl sonra sanırım hem bizim
hem de tüm dünya için şu son yirmi yıl çok büyük anlamlar ifade
edecek. Bilgisayarların hayatın her alanına girmesi, televizyon
denen kutunun her yanı sarması, internet, cep telefonları, globalism,
küresel köy derken gelecekteki dünyanın temellerinin bugünlerde
atılmış olacağını göreceğiz. Türkiye'deki eşcinsel yaşam,
eşcinsel kültür ve farklı yaşam tarzları konusunda
da durum aynı. Son yirmi yılı bırakın son beş yıl içine bile büyük
değişiklikler oldu.

Dünyanın gelişmesi saniyesi saniyesine kaydediliyor. Televizyonlar,
gazeteler yani medya aracılığıyla eksiksiz bir dünya albümü hazırlanıyor
gelecek nesillere. Ama tabii ki toplumun kıyısına köşesine atılmışların
tarihi, gelmişi geçmişi merkezden uzakta olduğundan kamera kadrajlarına
giremiyor. Lafı çok uzattım, söyleyeceğim şey, eşcinsel tarih
adına kayıtlı hiçbir şeyimizin olmadığı. Bugünlerden yarına
kalacak sınırlı sayıdaki kayıtların çoğu televizyondaki travesti-transseksüel
haberleri ve eşcinsel cinayetler hakkında birkaç gazete-dergi
haberi.

Bu "kayıtsızlığın" en büyük nedeni de gey ve lezbiyenlerin
"açılma" sorunları yüzünden kayıtlara geçememeleri. Bu sorunu
aşmayı göze alarak bir şeyler yapmaya çalışan bir grup insan bahsetmek
istiyorum size. Rüya İşçileri adında bir grup genç ve idealist
sinemacıdan oluşan bir prodüksiyon şirketinden. İfistanbul film
festivaline de emek vermiş insanlar. Türkiye'deki eşcinsel oluşumlarla
bir araya gelerek "eşcinsel varoluş" temeline dayanan bir
belgeselin çalışmalarına başladılar. Bu belgesel,
içinde yer almak, katkıda bulunmak isteyen herkese açık!

Bu işin yapılmasında iki amaç var. Birincisi yukarıda da
bahsettiğim "kayıtsızlıktan" kurtulmak ve 20 yıl sonra bakıldığında
Türkiye'deki eşcinsel yaşamın nasıl olduğu konusunda anılarını anlatacak
birkaç yıllanmış geyden başka başvurulacak kaynak oluşturmak. İkincisi
ise bugünün insanlarına "içeriden" bir bakış açısıyla
"bizi" göstermek. Bu belgesesel daha çok yurt dışı festivallerde
gösterilme niyetiyle hazırlanıyor ancak burada da bir yerlerde görücüye
çıkmaması için hiçbir neden yok. Hatta bence onca emekten sonra
öncelikle burada gösterilmeli. Örneğin -daha önce başka bir
yerde gösterilse bile- önümüzdeki yıl İfistanbul Film Festivali'nde
mutlaka yer almalı.

Şimdi, bu belgeselde neler var. Aslında şu an için sadece planlar
var. Bir kısım çekimler yapıldı ancak röportaj yapılacak, hikayesi
dinlenilecek, görüşleri alınacak o kadar çok insan var ki hâlâ.
Eşcinsel hareketin geçmişi, bugünü, yaşam tarzları,
politik duruşlar... Hepsi bu belgeselin konusu içinde. İsteyen göğsünü
gere gere yüzünü göstererek konuşacak, isteyen yüzünü ışık
oyunlarıyla gizleyerek. Eşcinsel çocukları olan ebeveynler,
eşcinsel çalışanı olan işverenler ve işyerinde gey olduğunu
saklamak zorunda olan çalışanlar. Travestiler, transseksüeller
ve pek az tanınan kadından erkeğe transseksüeller. Otuz iki kısım
tekmili birden anlayacağınız.

Gelecekte bu belgeseli izleyip, "ah neydi o günler" diyeceğim günleri
çok merak ediyorum ama öyle hemencecik de gelmesini istemiyorum
doğrusu...

Neşeli kalın...

Uğur
Alper

Diğer yazıları için tıklayın
|