
GLK
Editörü'nden... Güncelleme:
04.09.2001

Lay
lay lom

Ağzıma doldurduğum irili ufaklı, binbir renkli uyku
hapları şarkı söylememe engel oluyordu. Oysa ki aklıma seks
üzerine yazılmış harika bir akrostiş şiir gelmişti. Hatta
bestesi de hazırdı. İçimden söylesem diye düşünmüş sonra da ne zevki
kalır diye ikinci kez düşünmüştüm. Bugünlerde düşünüp duruyordum
zaten. O yüzden cicili bicili hapları yutmadan önce birkaç
kez daha düşünüyordum. Keşke yanıma bir bardak su alsaydım.
Çeşmeden de olur, hatta içinde kir, pas, toz toprak bile olsa umurumda
değil.

İntihar acısızdır diye bir şarkı vardı. Manzume şeklinde.
İntihar acısız olmanın ötesinde komik bişiymiş be. Yani beceremiyorsan.
Bak o kadar doldurduk ağzımıza hapları bi türlü gitmiyo. Aslında
bir kadeh rakı, beyaz peynir, kavun ve şöyle bir tabak
ekşili kapsül şeklinde bir sofra kursaydım. Fark etmeden intihar
ederdim. "Haydi leyn" diye bağırdı içimdeki çocuk.
Ben de "höt" dedim sindi yerine tekrar. Kendi kendime yetmiyormuşum
gibi bir de içimdeki çocuk, büyük, sapık, overlokçu, travesti gibi
bişiyler çıkmaya başladı oramdan buramdan. Demiş ya Yunus
"Bir ben var bende benden içeri". Psikologu Yunus'a bir reçete
yazıp: "Çoğul kişilik bozukluğu, tok karnına günde iki prozac
al geçer" demiş.

Prozak çiğnemek istiyorum. 2x1 tok karnına. Hatta ardından
prozac'ı bana yazan deli doktoruyla sevişmek ve prozacla
dolu bir havuzda çırılçıplak fantezi yapmak... Bunun ne kadarı iyi
eder, ne kadarı öldürür iyice bir öğrenmek lazım. Aslında bayağı
kullanışlı bişiy. Kapsül şeklinde olanı varsa fitil yerine
kullanayım. Çocukluğumdan beri fitil kullanmadım. Ah meğerse
ne güzel günlermiş. Değerini bilemedik. Eşcinsel olacak çocuk fitille
arasındaki yakınlaşmadan belli olur.

Ne diyordum? Ha, biraz önce tükürdüğüm uyku hapları... Bunları
yutsaydım midem yıkanırdı, şimdi ağzımı yıkamam gerekir mi
acaba? Nerden geldi bu intihar denen meret aklıma. Hiç de beceremeyeceğim
bişiymiş. Zaten yazı malzemesi olsun diye teşebbüs ettim. Yani
teşebbüs etmeye teşebbüs ettim. Sanırım bunun hukuki
adı serbest teşebbüs, ben de müteşebbis oluyorum.
Unvan gibi, insana kendini önemli hissettirecek bir sözcük. Oysa
ki her gün yaşamaya teşebbüs ettiğimizi düşünürsek hepimiz birer
müteşebbisiz.

Teşebbüs falan derken aklıma tebeşir geldi. Ses benzeşmesi
ve okulların açılmasının bilinçaltına yer etmesi... Ateşim çıksın
da müdür yardımcısından izin kağıdı alayım diye bir kez tebeşir
tozunu suya karıştırıp içmiştim. Kimyaya pek meraklıydım.
Ama bir işe yaramadı ve ben o günü de diğer bilmem kaç yüz gün gibi
okulda geçirdim. Tam gün öğretim eğitim işkencesi. Yarım
gün bile zor çekilecek bir haldeyken yüce eğitim kurumunda akşama
kadar bekliyorduk binayı, öğretmenleri, öteki çocukları, birbirimizi.
Eğleniyorduk ama sanki, yani zaman zaman...

Ben en çok beden derslerinde eğlenirdim. Birkaç bilmiş ukalâ
"beden eğitimi" diye atlamışlardır. Oysa ki ben hep nöbetçi olurdum
ve benim için o ders gerçekten "beden" dersiydi. Sınıf arkadaşlarımın
"bedenlerini" tanır, öğrenirdim. Kimin kalçasında ben
var, kimin göğsü kıllı, kim paçalı don giyiyor, tüm
bu sırlar beden dersinde ortaya çıkardı. Tabii bu arada soyunma
odası muhabbetleri için özel olarak getirilen porno dergiler,
ergenlik keşifleri, porno dergiye bakma bahanesiyle bir araya
gelip iyice yakınlaşan sıkıntılı genç ergen erkek bedenleri...
Samantha Fox, Sabrina, La toya Jackson. Ha bu arada, koca
memeli Samantha Fox bir kadınla evlenip Miami'ye taşınıyormuş.
Allah bir yastıkta kocatsın. Üzülecek çok hetero erkek var. Aman
onlar da üzülsün zaten, hak ediyorlar...

İntihar mintihar derken nerelere geldik. Yok kardeşim yok. İntihar
hayatın gerçeklerinden biri değil. O bir fantezi, hayal.
İntihar edecek olsam oturup intihar sahnesiyle başlayan yazı yazmam
zaten. O teatral bir şey. En şaşaalı intiharlar girişim olarak
kalanlar değil midir kine? Yüce Mustafa Topaloğlu'nun da
belirttiği gibi "Don't Philosophy", felsefe yapma diyorum
kendime ve başka bir şey demiyorum.

Kendimi çok seviyorum, daha fazla kimseyi de sanırım sevmiyorum.
Ha, bir de Cappy'nin karışık meyve suyuna bayılıyorum, şişe
şişe içiyorum.
 
Neşeli
kalınız efendim.

Uğur ALPER

Diğer yazıları için tıklayın
|