
GLK
Editörü'nden... Güncelleme:10.10.2000

BİR
'GRUP' EŞCİNSEL

Hayvanlarda
yoğun bir şekilde görülen "sürü" psikolojisi insanlarda da
kendileri gibi olanlarla beraber olma güdüsü şeklinde karşılık
bulur. İşte dernekler, vakıflar, kulüpler bu güdüleri tatmin için
vardır. Orada yalnız olmadığınızın, aslında bir "tür" olduğunuzun
bilincine varırsınız. "Tür" sözcüğü bu durumun en ilkel açıklaması
tabii. Tür yerine bir sosyal grup, ekonomik sınıf
ya da ilgi alanını koyabilirsiniz.

Hayvansevenler,
bisiklete binmekten hoşlananlar, Volkswagen sahipleri, tütüncüler
birliği. Birbirinden çok farklı insanları tek ortak noktaları
yüzünden aynı çatı altında birleştiren örgütlenmeler. Türkiye'de
herkes elinden geldiğince örgütleniyor. Bildiği kadarıyla, el yordamıyla.
'80 İhtilali sonrası kapatılan derneklerden sonra tüm sivil toplum
örgütleri sil baştan tekrar keşfetmeye başlamıştı "örgütlenme"yi.
Örgütlenme sözcüğü bizim gibi '80 kuşağı çocuklarında hemen "örgüt
evi, anarşist, terörist" gibi sözcükleri çağrıştırıp
bu sözcüğü her söylediğimizde ya da duyduğumuzda etrafı kolaçan
edercesine bakmamıza yol açıyor.

Oysa
ki 90'lar her şeyde olduğu gibi bu sözcüğün de içini iyice silkeleyip
boşalttı. Tüm dünyada insanların üzerine fışkırtılan teknoloji
ve gelişim gazıyla, anlamsızlaştırma, duyarsızlaştırma
ve kimliksizleştirme politikası başarılı oldu. Öyle ki en
uç politik fikirler bile aynı potada yakınlaştı, eridi kaynaştı.
İktidara da bir sol (!) partiyle milliyetçi parti kol kola girip
boşuna gelmedi. Kim kimden farklı ki? Düz bir dünya, düz
bir ülke. Tek tip insan, uyumlu insan, sorunsuz toplum. İnsanların
çeşitliliği, renkliliği, güzellikler getiren farklılığı pek uymadı
90'lara. 70'lerdeki o gökkuşağı havasını bastıran seksenlerde,
kara bulutlar yoğunlaştı ve 90'larda yağan ağır yağmur o renkleri
sildi süpürdü.

Ancak insanların
bu "benzerini bulma" güdüsünü bastırmak mümkün olmadı. Hâlâ
dernekler, vakıflar kuruluyor, hâlâ örgütlenmeler göze çarpıyor.
Bunca örgütlenmenin arasında ise eşcinseller her on yılı bırakın,
her yıl yeniden öğreniyorlar örgütlenmeyi. Balıkların saniyelerle
ölçülen hafızaları gibi eşcinsellerin hafızaları. Bir yıl boyunca
yaptıklarını, geldikleri noktayı unutup, her sene, öğretim yılı
başında hazırlık sınıfından başlayan bir öğrenci gibi aynı şeyleri
öğreniyorlar. Hâlâ birinci sınıfa geçemediler. Hatta bazı yıllar
daha da önceki seviyelere gidiyorlar.

Geçtiğimiz
hafta sonu gerçekleşen beşinci Türkiye eşcinsel gruplar buluşmasında
eşcinseller yine öğretim yılının başında yeni bir öğrenci gibiydi.
Geçen yıllarda öğrendiklerini unutmuşlar, notlarını kaybetmişler,
ellerinde bembeyaz defterleri ve yeni açılmış kalemleriyle
öğrenmeye hazırdılar. Türkiyeli eşcinsel gruplar için yeni bir ders
yılı daha başladı. Bakalım bu yıl neler öğrenip neler unutacaklar.
Uğur
Alper

Diğer yazıları için tıklayın
|