
GLK
Editörü'nden...

Merhaba!

Sanal dünyada insan akla hayale gelmedik şeylerle karşılaşıyor!
Tabii bir de aklına gelip de düşünmeye cesaret edemediği şeyler.
İnternet artık her şeyi gözümüze sokuyor, kaçmak mümkün değil. Tüm
azınlıklar, her marjinal düşünce kendine bir yer buluyor. Eşcinseller
ise netin nimetlerinden en çok yararlanan kesim. Yıllardır internette
gey örgütlerin web siteleri, dolup taşan eşcinsel chat odaları var.
Ancak bunların çoğu yabancı kaynaklıydı ve Türkçe içerikli olanlarsa
sadece eşcinsellere yönelikti. GL Kültürü'nde amacımız herkese ulaşmak.
Heteroseksüellere ayrımcılık yapmamak. Aslında büyütecek bir şey
de yok. Altı üstü eşcinseliz.

Eşcinsel sözcüğünün bile insanları gülümsettiği, erkekliğin en büyük
değer olduğu bir yandan da en saygıdeğer sanatçısının bir transseksüel
olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Farklılığa tahammülü olmayanların,
çeşitlilikten ürkenlerin tüm gücüyle ötekileri bastırdığı bir dünya
bu. Haberlerde travestilere küfredip, arkasından gelen eğlence programında
Bülent Ersoy'un hoplatılmasını keyifle izleyenlerin dünyası.

Bu sayfalarda hep merak konusu olup da sorulamayan, "ucundan acık"
bilinip de ayrıntısından korkulan birçok şey bulacaksınız. Dahası
eşcinselleri anlamak için eşcinsel olmak gerekmediğinin farkına
varacaksınız. Eşcinsellik kişiyi ne yerin dibine batıran ne öteki
insanlardan üstün yapan bir şey. Hepimiz aynıyız. Farklılığın içinde
"bir"iz.

Bir önceki sayfadan sonra hâlâ içinizde önyargı taşıyorsanız bu
sayfalarda biraz daha kalın. Önce kendinizle barışın, sonra da bu
sayfalarla.

Gen Haritası

İnsanın gen haritası çıkarıldı ve gizem bir anda çözüldü. Herkes
daha şimdiden yüz yıl yaşamanın hesaplarını yapmaya başladı. Kozmetik
bağımlısı kadınların gözleri bir başka parladı, malum ebedi
gençliğe giden kapılar açıldı. Zavallı kocaları ise sonsuza
dek bu kadınları çekme riskiyle karşı karşıya geldiklerini ne zaman
fark edecekler acaba? (Nitekim bir gazetede "Bu iş evli erkeklerin
pek hoşuna gitmedi" temalı bir yazı bile çıktı). Peki herkes o kadar
uzun yaşamak isteyecek mi? Bu yeni buluş herkesin kafasında, kendi
ilgi alanı ve kaygılarına göre farklı sorular oluşturdu.

Benim kafamda ise şu anda koskocaman bir soru işareti var. Eşcinselliğin
nedeni konusunda iki teori var: Doğuştan gelen, biyolojik,
yani genetik
nedenler ya da aile, yetiştirilme tarzı, arkadaşlar gibi
çevresel etkenler.
Bilim bugüne dek her iki yönde de deliller buldu ancak hiçbir araştırma
kesin olarak eşcinselliğin nedeninin genetik ya da aksi olduğu yolunda
bir sonuca varamadı. Son gelişmelerin ışığında hangi hastalığa hangi
genin neden olduğunun bulunup bu kusurun giderilebileceği söyleniyor.
Bu aslında harika bir şey!

Ancak,
ya eşcinselliğin de genetik olduğu kesin olarak ispatlanırsa? Bu
durumda doktorlar bir düğmeye basıp yeni doğacak
çocuğu heteroseksüel yapma yetisine sahip olacak mı?
Buna izin verilecek mi? Ne de olsa Dünya
Sağlık Örgütü standartlarına göre eşcinsellik bir "disorder"
-düzensizlik-, bir hastalık
değil. Ama kaç ebeveyn çocuğunun göz göre göre, değiştirme
şansı da varken eşcinsel olmasını ister? Ebeveyn ne kadar açık görüşlü
olsa, hatta gey-lezbiyen ebeveynler bile olsa, herkes toplumda eşcinsel
bir birey olarak yaşamanın fazladan zorluklar getirdiğinin farkında.
Yeni doğacak çocuğa daha kolay bir yaşam sağlama şansı varken neden
zor olan tercih edilsin ki?

Kişisel
kaygılarımın ötesinde, bu yeni gelişmenin eşcinsel
harekete farklı bir yön ve ivme kazandıracağını düşünüyorum.
Seksenlerin başlarında yavaşlamış ve gücünü kaybetmiş görünen eşcinsel
hareket, AIDS'in ortaya çıkmasıyla toparlanmış ve etrafında
toplanılacak yeni bir amaca sahip olmuştu. Bunun sonucunda da eskisinden
daha güçlü hale gelip ülke politikasındaki etkisini arttırmıştı.
Tabii burada bahsettiğim esas olarak Amerikan
eşcinsel hareketi. Bana öyle geliyor ki, genetik biliminin
eşcinselliği ortadan kaldırma konusunda da çalışmalar yapmasını
önlemek üzere yine Amerika'daki gey-lezbiyen örgütler başta olmak
üzere tüm dünyadaki eşcinseller ayağa kalkacak ve bu eğilime karşı
bir yasa çıkarılması için canla başla mücadele edilmeye başlanacak.

Amerika'da "Artık
bir eşcinsel harekete gerçekten ihtiyacımız var mı?"
konulu tartışmalar son zamanlarda iyice kızışmışken, eşcinselliğin
bilimsel olarak önlenme
ihtimalinin bu tartışmalara son vereceğini düşünüyorum.
Birkaç ay içinde konu haber canavarlarının da eline düşecektir diye
düşünüyorum ve haber kanallarımızdan birinde "Eşcinselliğe neden
olan gen bulundu" çığlığını korkuyla bekliyorum. Bunu Reha
Muhtar'dan duymak da herhalde eğlenceli olurdu: "Sayın
seyirciler, yüzyıllardır insanoğlunun başına dert olmuş bir sapıklıktan,
eşcinsellikten kurtuluyoruz. Şimdi canlı yayında Bülent Ersoy'a
bağlanıyoruz. Bülent Hanım, tedavi olmayı düşünüyor musunuz?"

Neşeli
kalın.
Uğur
Alper

Diğer yazıları için tıklayın
|