



Ana
Sayfa
Demokrasi
Dikkat Çekenler
Önce Demokrasi
AB Yolunda
Haklarımız
Savaşa Hayır
Sivil Toplum
Sivil Anayasa
Minidev'in Amacı
Kültür
K Dergisi
Kültür-Sanat
Çevre
Gey-Lezbiyen Kültürü
L.G.B.T.T Yazıları
Alternatif Tıp
Başucu Yazıları
Cinsel Yaşam
Doğan Cüceloğlu İle İletişim Dünyası
Farklı Renkler, Farklı Kültürler
Süryani Kültürü
Yahudi Kültürü
Ermeni Kültürü
Rum Kültürü
Diğer
Minidev'de yazmak ister misiniz?
Reklamlarınız İçin
İletişim
YAZARLAR |


CY
Editörü'nden Güncelleme:
27.07.2001
Sevgi
ve Cinsellik - I
Kendi
bedenimizin cinsel hazlarını tanımada ilk adım, bebeklikten itibaren
bedenimize dokunarak, masturbasyon yaparak öğrendiğimiz
ve geliştirdiğimiz bedensel haz yaratan davranışlardır. Cinsel
haz gelişiminin ikinci adımı, ergenlik döneminden itibaren girişilen
eşli cinsel etkinliklerin yarattığı fiziksel ve duygusal
boyutları olan cinsel hazlardır. Hiçbir şey hissetmediğimiz birisiyle
cinsel ilişkide, cinsel uyaranlar ve davranışlar uygunsa, fiziksel anlamda
cinsel haz alabiliriz.

Erkekler için cinsel hazzı tanıma genellikle bu aşamalardan geçerken,
kadınların çoğu bu temel basamakları atlayarak, cinselliğe doğrudan üçüncü
adımla başlamakta ve bu da birçok zorluk yaşanmasına neden olabilmektedir.
Cinsel hazlarımızın üçüncü basamağı, duygusal ilişkimiz de olan bir
cinsel eşle sevişmektir.

Cinsellikle ilgili çoğu konuda olduğu gibi, sevgi ve cinsellik
bağlantısı konusunda da birçok yanlış inanış vardır. Bu yanlış
inanışlar kişilerin yalnızca davranışlarını belirlemekle kalmaz, kendini
onaylama, kendine değer verme, kendine ve yaşamına
saygı duyma gibi kimlik boyutlarındaki algılarını da etkiler. Bu
yüzden de, cinsel yaşamın doyumunu olduğu kadar, kişinin genel
mutluluğunu da etkileyebilir.

Bu yanlış inanışların en yaygın olanlarından biri, "cinselliğin doğal
ve kendiliğinden olduğu"dur. İnsan yaşamının hemen hiçbir bölümü için
artık "doğal" sözcüğünü kolayca kullanamayız. İnsan toplulukları,
doğal davranışlarını artık bilemeyeceğimiz kadar uzun süredir, çeşitli
kurallar ve yasaklar içinde yaşamaktadır.

Bu
yüzden, hiçbir toplumsal karışım olmadan yetişen insanların doğal
cinsel davranışlarının nasıl olacağını söylemek, çok kolay bir şey
değil. Olsa olsa, hayvanların cinselliğine bakarak,cinsel davranışların
daha dürtüsel, daha erken yaşlarda gelişeceğini, cinselliğin
utanmadan uzak ve daha açık yaşanacağını varsayabiliriz
ama bu da yalnızca bir varsayım olmaktan öteye gitmez.

Oysa, insan cinselliğinin kendiliğinden bir boyutu elbette vardır
ama aynı zamanda öğrenilen ve seçilen boyutları da vardır.
Doğal olarak açlık dürtümüz olması, bugünkü yemek kültürlerini, yeme davranışı
üzerindeki insani denetim yeteneğimizi açıklamaz. Aynı biçimde
doğal olarak cinsel dürtülerimizin olması da, cinsel davranışlarımızı
ve cinsel seçimlerimizi tek başına açıklamaktan çok uzaktır. Açlık
dürtümüz, hangi yemeği, nasıl pişirdiğimizi veya nasıl yediğimizi
doğrudan belirlemediği gibi, cinsel dürtülerimiz de kiminle,
hangi cinsel ilişkileri, nasıl yaşadığımızı tek başına belirlemez.

Cinsel dürtülerimiz vardır, cinsel bilgiler ediniriz, cinsel
tutum geliştiririz, cinsel deneyimler yaşarız ve cinsel
davranışlarımız oluşur. Cinsel davranışlarımızın dürtüsel boyutu
olduğu kadar, belki daha fazla öğrenilen bir yanı vardır.

Cinselliğin öğrenme boyutunu göz ardı ettiğimizde, kendimizden
beklentilerimiz gerçekleşebilecek olanların çok ötesine geçebilir. Bu
beklentilerimiz, gerçek yaşamda karşılanmadığında da, düş kırıklıkları
kaçınılmaz olur. Cinsellikle ilgili diğer ön yargılarımız, cinsel fizyoloji
ve insan cinsel yanıtları konusundaki bilgisizliğimiz veya yanlış bilgilerimiz
de buna eklenince, kendi cinselliğimizi olduğundan daha olumsuz
algılayabiliriz.

Kendi cinselliğimizden, hiç kimse için veya çoğu kişi için geçerli olamayacak
beceriler bekleyebiliriz. Deneyimli kişiler için geçerli olabilecek,
ama kendi cinsel bilgi ve deneyim düzeyimiz göz önüne alındığında, bizim
için henüz mümkün olmayan becerileri bekleyebiliriz. Bu beklentilerimizin
gerçek dışı olduğunu bilmediğimizde ve bunları karşılayamadığımızda,
sadece cinsel yaşamımızı değil, kendimizi de olumsuz algılamaya
başlayabiliriz.

Bu
da cinsel davranışlarımızı daha fazla kısıtlar ve yeni ve olumlu
deneyimlere de engel olarak, kolayca cinsel sorunlar, cinsel işlev
bozuklukları yaratır.

Diğer
yazıları için tıklayın
|

CİNSEL
YAŞAM

CY
EDİTÖRÜ'NDEN



CİNSEL
YASALAR
YASAKLAR

SORULARINIZIN
CEVAPLARI
Yazarlar

Merih
Akalın

Zehra Akdoğan

Cengiz Aktar

Uğur Alper

Orhan Bahçıvan

Dr. Arı Balcı

Rüstem Batum

Şabo Boyacı
 
Doğan Cüceloğlu

Şuayip Dağıstanlı

Dilek Dalaklı

Önal Demirci

Tuğrul Eryılmaz

Aynur Gedik

Dr. Mehmet Gürsel

Hakan Kuyucu

Sevin Okyay

Hakan Onum

Dr. Erhan Özer

Dr. Ender Saraç

Robert Schild

Cem Şen

Aykut Tankuter

Umur Talu

Anna Turay

Metin
Yahya Üster

Aret Vartanyan

Dr. Nesrin Yetkin

Erol
Yurderi
Servisler
YENI Okurdan

Bizi desteklemek
İster misiniz?

Yardım

E-posta

Favorilerinize
Ekleyin

miniDEV'i
Tavsiye Et

İletişim

miniDEV'i
Ana Sayfanız yapın
|